29 Eylül 2011 Perşembe

Aynı Bokun Çekirdekçiği

     Bazen çok saçma kararlar alıyorum, bazen mantıklı bir insanın algılarını zorlayabilecek mantık seviyesinde kararlar alarak aynadaki şahsıma göz kırpıyorum. Zıt kulvarlarda takılıyor karar verme aşamalarım benim. Seviyorum canlarımı. Sorumlulukla aramızdaki hoyrat ilişkiyi de biraz düzeltebilsek, dünya Polyanna'nın irisinden gözüktüğünden daha pembe, daha pozitiflikle süslenmiş bir yer haline gelebilirdi. Fakat o benden nefret ediyor, ben de ondan hiç haz etmiyorum. Bu yıl zorunluluktan birlikte takılmaya alışmamız lazım. Artık idare edeceğiz.


     Uyarlama diziler kaşarlaştı televizyon sektörümüzde son birkaç yıl içinde. Gossip Girl havasında gelen Küçük Sırlar'ın ardından son mayını da patlattı Kanal D, daha doğrusu patlayabilecek bir şey var mı ortada göreceğiz Pazar günü " Umutsuz Ev Kadınları " İlk gördüğümde neremle nasıl bir şekilde gülmem gerektiğine karar veremedim. Hani diziyi izleyenleriniz bilir pek de Türkiye'de çekimi olası olmayan sahnelerle bezenmiştir her sezon. Aynı bokun çekirdeğini minik değişikliklere tabi tutarak seyirciye sunmak nasıl bir televizyonculuk anlayışıdır, a dostlar? Şöyle orjinal bir konuyla çıkıp gelsen - bkz. Dexter - gözlerimde ilahi bir güce sahip olursun dizicik ehehehe. Fakat hal böyle olunca özentileşmiş sektörümüze fakınız dedim. Harakiri kalemimi falan da aradım ama bulamadım, kelime haplarıyla intihara meyletmeye çalışacağım. Bakalım artık kader kısmet dolaylarında dolanır bu tip şeyler.


     Dadı, Belalı Baldız bunlar maziden beri çok sevilen dizilerdir esasında. Fakat aynı konuşmalarla, aynı dekorlarla, kısacası kopyala yapıştır yapılmış halini Comedy Max'te izlediğimde yıllar öncesinde, yaşadığım hayal kırıklığıyla damarlarımı kesmek istedim. Daha ergenliğin ilk yıllarıydı Allah'tan, neme lazım psikopat bir karakteristik özellik sunduğumdan bastığım zemin ve etrafındaki metre karelerce mesafeye, yapardım hayal kırığımla bir manyaklık. He Evli ve Çocuklu da vardı. Zaten sevdiğim bütün diziler yabancı çakması çıkıyor. Küfürsel işleve geçiyor dilim.


     Bir de sosyal ağlarda hayatın sillesini yemiş triplerine bürünen cümleler yazan karaktercikler, dile, küfürsel işleve geçmesi için en önden biletler alırlar. Emolar bile sizlerden daha gururlu lan. En azından onlar saçlarını uzatıp, aptal tripleriyle kendi karanlık dünyalarına çekiliyorlar. Sizin gibi karanlık dünyalarını sosyal ağların bağırsağının ortasına koymuyorlar. Zaten cümleleriniz boşaltım maddesinden farksız oluyor. Üzgünüm yane.


     Özlemişim buraya mantıklı mantıksız cümlelerimi savurmayı. Özlemişim klavyeye her tıklatışımda öbür cümlenin aklımda parıldamasını. Gözlerimde yaş birikti, geçip giden günlerin hatrına ehehe. - Ah ah günde 2 yazı yazarken şimdi seyrekleşmeme sebep olan şu günlerime lanetler okuyacak halim bile yok. Yorgunum ben. - Haydi öptüm.

2 yorum:

  1. Bugün bir alışveriş merkezinde Umutsuz Ev Kadınları'nın çekimi vardı. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Zamanında Sex and the City'nin de çakmasını denediler ama millet yemedi. Aslında Umutsuz Ev Kadınları'nın orjinalini bilmeyenler bunu izleyebilir diye düşünüyorum. Hani biraz daha orta yaşlı anneler, teyzeler. Epeydir reklamı yapılıyor ve dizilerin gözde oyuncularını da kadroya almışlar. He oturup izler miyim? Hayır :)) Bana How I Met Your Mother, Kuzey Güney ve Öyle Bir Geçer Zaman Ki yetiyor. Gerçi Öyle Bir Geçer Zaman Ki'yi geçen dönem bir ara bıraktım. Dizinin içine tecavüzü soktuklarında dayanamamıştım, 3-4 bölüm izlememiştim ama gene sardı beni pıff.

    Bu arada evet ÖSS (ben eskilerde kaldım yeni kısaltmasına alışamadım) derdi var bu sene sende ve kolay gelsin diyorum. Amma velakin yazmak seni rahatlatır, dinlendirir. Ara sıra kaç kitaplardan testlerden gel buraya yaz böyle güzel güzel..

    YanıtlaSil
  2. Açıkcası ben merak ediyorum, ilk bölümünü izleyeceğim ehehe. Fakat oyuncular fena olmasa da ne bileyim tutmaz gibi geliyor bana, ya da senin dediğin gibi diziyi bilmeyenler tarafından beğenilebilir. How I Met Your Mother başlı başına yeter zaten ehehe.

    Merak etme ben de hala eskilerdeyim, ÖSS diyorum bazen :D. Ya esasında test kitaplarına sardığım için değil gelememem, dershane-okul arasındaki hapishanenin vermiş olduğu beyin çökertmesi yazmama engel ehehe. Teşekkürler bu aradaa.

    YanıtlaSil