27 Mart 2012 Salı

Kulaklıkların Korkulu Rüyası

     Muktedir zamanların ukdelerine maruz kalmış tahripkar bir yazı cümbüşünün giriş kısmında bulunduğunuzun bilincine vararak irislerini gezdirmeye başlamanız tavsiye edilir bu satırların üzerinde, sessiz, sakin ve biraz da narin bir şekilde... Diyesim geldi; fakat satırlarımı depresifik hatunun esareti altında yazmayacağımdan ilk cümlenin ahvalini atalım yazının girizgahından, sert bir şekilde, jargon fışkırmasıyla ve biraz da dehlemelerle. Lililili yaar.


      Size daha önce hiç kulaklık katili bir bakıma da canisi bir şahsiyet olduğumdan bahsetmiş miydim? Onların nezdinde seri katil olarak nitelendiriliyor bile olabilirim hatta, şaşırmam beni kablolarıyla gösterip " Hiiiiiy, uzak durun, katiiil! " diye bağırıp kaçışmalarından. Çünkü bir mezarlık oluşturdum onlardan kendime odamın kıyısı köşesinde, hepisi bozulmuş bir vaziyette tünemişler masamın kenarlarına. Kimisinin tek kulağı hali hazırda sağlam bir şekilde yaşamını sürdürmeye devam ediyor, kimisinde o bile yok. Çeşit çeşit, bozuk kulaklık hazinem. Cızırtılı sesli vahim şeyler.


     Bir de karakteri bozuk insanların barındığı bir mezarlık var diye girerdim amma depresifik hatuna çelme takıp kaçtığımdan dolayı onun üslubuna salınmadan ben uzaklaşıyorum buralardan.


      ( Buradan sonra yazı Muhteşem Yüzyıl adlı dizideki gözlemlerimden zeplinle dışarı fırlamış satırlar olacak. Hiçbir tarihi gerçekliği olmamakla birlikte pek de acıklıdır aslında. )


     Osmanlı Dönemi'nde sultan olsan dahi tıkıştırılmışsın metrekarelerin cümbüşlediği büyük bir sarayın içine. Dışarı adımını attığın zamanlar fazlasıyla kısıtlı, anca dolan dur dönüm dönüm bahçenin gizli bölmelerinde. Anlayacağınız; Osmanlı Dönemi'nde sultan dahi olsan hapsedilmişsin dört duvar ve dönüm bahçelerin içine. Kuşu hapsetmek gibi kafesin içine; ama bu birazcık altınından. Entrika cenneti, evde kalınmışlık cinneti, haremin encıl nimetleri.


     ( Buradan sonra yazı olmayan akıbetine geri döner, Muhteşem Yüzyıl minik bir paragrafçıktır öylesine. )


     Parmaklarım klavyenin üzerinde sek sek oynasa da, şu an nereye doğru yöneleceğini bilemediğinden saçmalıyorum ben de burada paragraflar dolusu. Bohçama doldurdum kelimeleri, kaçıyorum harikalar diyarıma doğru. Aaa, bir ışık görüyorum hatta şu anda. Arafın ortasında dolanan ruhumun ütopik yanılsaması olsa gerek ama. Neyseciğime, son bir toplumsal mesajımdan sonra susuyorum ben. Yorulmuşsa diye gözbebeklerin, ninni niyetine bir şarkı koyacağım yazımın sonuna. Nostaljik olalım biraz bir de.


- Keşke lugatını rehabilite edebileceği yerler olsa insanların. Türkçe, her tarafından kelimeler fışkıran zengin bir ihtiyar, bir bilseniz çok da şeker. Onunla takılıp iki sohbet etseniz çok seversiniz aslında. Bir yararlanmayı başarabilseniz ondan, 100 kelimeyle konuşacağınıza patlatsanız bir 500 kelimeyi dudaklarınızdan. Ah ulan, ah! -



Klibi ararken X şahsiyetinin şarkıyı V For Vendetta ile bütünleştirmiş olduğu videoyu buldum. Mükemmel bir filmin arka fonunda çalınan bayacana güzel bir şarkı. 


" Bu maskenin altında bir yüz var, ancak benim değil. Ne altındaki kaslardan daha ‘ben’dir o yüz… Ne de altındaki kemiklerden. Bu maskenin altında etten daha fazlası var. Bu maskenin altında bir fikir var! Ve fikirler kurşun geçirmez. "


Bir de: Natalie Portman; Leon ile doğdu, V for Vendetta ile büyüdü ve Black Swan'la olgunlaştı. Gerisini zamanın filmografisine ekledikleri gösterecek. Öyle söyleyesim geldi işte bunu da. ehehe.

7 yorum:

  1. benim de "bir de" kısmını onaylayasım geldi öyle :))

    YanıtlaSil
  2. Sorma yahu ben de hiç sevmem mereti :) V'nin repliğini kendine uyarlamışsın :) Fikirler kurşun geçirmez evet. Ancak büyük fikirler.

    YanıtlaSil
  3. Kuulumsu Kadın: Sen onaylayınca daha da bir anlamlı oldu şimdi Kuulumsucan. ehehe.

    S.Darko: Yooo, replik " Fikirler kurşun geçirmez. " zaten, öyle değil mi ki?

    YanıtlaSil
  4. hihihi depresif tarafından iyi kaçıyon bazen.
    :)
    at hepsini çöpe o kulaklıkların.
    :)
    portman en çok siyah kuğu artık.
    :)
    daldan dala atlayıp iyi bağlıyon ama.
    :)

    YanıtlaSil
  5. Genellikle uğramaz da o depresifit zaten yanıma, yiyeceği azarı bildiğinden. ehehe.
    Atılması gerek artık, haklısın.
    Doğrudur; fakat biraz da Leon da, biraz da V.
    Dal kalkar kartal sarkar, kartal sarkar dal kalkar. - Valla yazarken bile zorlandım bunu. ehehe. Dalda dala deyince aklıma geldi de. Teşekkürler bir de. -

    YanıtlaSil
  6. Bloğunuzda ki makalelerin takipçisi olduk, değerli yorumlarınızı bizimle paylaşmanızdan ötürü teşekkürlerimizi sunuyoruz.

    Başarılarınızın devamını dileriz. tül perde olarak paylaşımlarınızın devamını dileriz.

    YanıtlaSil
  7. Spam olsan da olmasan da, sonuçta hepimiz insanız. Teşekkürler Tül Perde.

    YanıtlaSil