2 Nisan 2012 Pazartesi

Blogun Ekinoksu

     Transit geçişlerin buyruğu altında yaşasak keşke bizler de. Buyruktan ziyade, bizim yönlendirmemizle ışınlansak gitmek istediğimiz yerlere. Herkese benden bir transit hava sahası! William Wallace'ın idam sehpasında dediği gibi dostlarım: " Freedoom! "


     Çok içi kanı kaynayan bir yazı başlangıcı oldu. Pek bir ekinoksu yaşıyormuş gibi şu anda blog sayfam. Güneş ışınlarını dik açılarıyla alıyormuşçasına. Ki, güneşten nefret ederim ben; orası ayrı. Cıvıl cıvıllaştı. Sanırım baharın gösterip vermemesinden etkilendi birazcık blogum ve böyle bahar şenliğine girdi. Tohumlar çiçek versin gözkapaklarımda, gökyüzü mavileşsin bulutların ardında. Tam fotoğraflık manzaralar çıksın karşıma, kadraja aldığımda patlatabileyim bende. Şlat!


      Birazcık saçmalıyorum dimi? Ne dediğimi bilmiyorum inan ki ben de. Bahar şenliği dedim ya hani, o şenlikte kafayı dağıtmış parmaklarım da, çakırkeyifimtrak halleriyle takılıyorlar öyle sözcüklerle. Aldırma gönül sen de. Ama sakın bırakma da onları. Çünkü; bırakılanlar bırakanların bıraktıklarını bırakmaz! - yeoo -


      Kirpiklerime kapandı ya da bacağı ağırdığı için seğirtti, bilemedim şimdi ben de. Sonra ama, irislerim ışıldadı, bir karşılama senfonisine geçti misafirlerinin karşısında. Kemik, örs ve üzengi de katıldı onlara ve patlattı Amy'den bir şeyler bizim bu Zenci Gırtlaklı Sincap.


      Uzun zamandır basıp geçtiğim o mini-topraklığın üzerinde çimenler renk cümbüşü yaşamaya başlamışlar. Cemrenin bir arkadaşa bakıp çıkması sonucunda oldu herhalde bunlar da. Olsun, olgunlaşsın da onlar göz ve nizam Fizan'a kadar yollansın. Fotoğraf makinemi alayım da fırlayım sokaklara. Memleketimin mengenimsi hallerinin tasviri mahiyetinde, betimsel halinin diyaframın ortamdaki ışığa odaklanışıyla, flu yapayım etrafını, ben de odaklanayım onlara. Sınavlar. LYS'ler. Hepinizi diyafram yardımıyla bulanıklaştırayım da ağzınız karışlar dolusu açık kalsın. Hiha.


      Hiç kullanmadığım bardak altlıkları gibiydi test kitapları. Duruyorlardı usulca köşede, boşlukta yitirilmişlerdi adeta. Onların adeti, her bakınıldığında iki çiziktirmeyle atılmaktı kenara.


      Sabahın köründe çöreklendim, bir tostla günümü neşelendirdim. Güneş parıldıyor gibiydi; ama bu sadece soğuğun bir maskesiydi. Okulun yolunu tutuşturdum ben de; fakat kimse yoktu lan. Vallahi, yeminle. Ben de üj bej develenmeden sonra debelenmeden geldim evim evim buruşuk evime. Sanırım sınav atlatılamamış. Zaten benim ne işim varsa? Ne güzel okulun yolunu unutangillerdendim ben. Niye bozdum ki şimdi bunu? 


      Neyseciğime, yarın da Ankara'dan yazarım artık. Belki de yazmam. Bilemedim bak.



Pek bir hoş bu da. Bence bir kulak atın. Biraz da göz tabi.

5 yorum:

  1. aaa ben bunlara bayılıyorum! daha nice nice şarkıları var. rampapapam rampapapam rampapapaaaaam man down! yazın dilime dolanan takılıp kaldığım bi'diğer şarkıdır efenim. nedense bahar şenliğine ya da hiç kullanmadığın bardak altlıklarına değil de bu şarkıya takıldım ben. adını da pazartesi şarkısı koydum. mutlu olsun! :)

    YanıtlaSil
  2. Bugün doldurdum beynimi :) Sabah okuyum yine en iyisi. Wallace varsa iyidir ama :):) Şaka tabii ki sen yazdığın için iyidir :D

    YanıtlaSil
  3. Kuulumsu Kadın: Çünkü şarkı çok güzel, ben bile valla ona takıldım ki sen Pazartesi şarkısı yapınca daha bir değerli oldu şimdi. Hımmms. ehehe.

    S. Darko: Olsun, bir dahaki seansta görüşmek üzere efenimm. Ve de çok teşekkürler. ehehe.

    YanıtlaSil
  4. ha ha ha bak bu depresif olmuş emo olmasa da.
    :)

    YanıtlaSil