21 Ağustos 2012 Salı

Konudan Konuya Sek Sek Oynamak Vol. 3

     Rapunzel'in yağlanmayan saçları, Merlin'in keçi sakalı, Voldemort'un estetikli burnu adına! Hogwarts'ı yok sayan kafirleri, hortkuluklara tapan acizleri, Gollum'u sempatik bulan zevksizleri fantağzilerin diyarından aforoz etmeye geldim. Dumbledore'un adıyla başlarım. Sihirli değneğimin sözcükleriyle taşlarım. Pusulanın yönü, şarabın kafası, sigaranın dumanıyla dünyayı aklarım. Bana bahşedilen bu görevi yerine getirirken hepinize söylemem gereken bir şey var sanırım. Daha ziyade bir itiraf mahiyetinde. "Böyle yazı başlangıcı olur mu ki lan?! Sihirli değnekler beni kahretmeye!"


    "Laf olsun da bohçama doldurup hazineme zula yapayım." kafasında olan insanlarla yapılan muhabbetin zevkini patlican yiyerek de çıkarmak mümkün aslında. Samimiyetlerini taşa bağlayıp denizin dibine yollayanlardan yeni bir ülke inşa edilebilir, girişine de "Siz de robotlaştıramadıklarımızdan mısınız?" yazılabilir hatta. "Sidikli sinek" lakabındaki pislik, gece boyunca büyük bir yüzsüzlükle üzerime yüklenip bütün kanımı emmeye çalışabilir. TANRIM! Anemi başlangıcına yakalanabilirim böylece. Düşününce, sineklerle vampirler o kadar benzer ki aslında, bir gün bir sinek ısırığında vampire dönüşürsem Robert Pattinson'ı korkutmayı planlıyorum. "Vampir öyle değil böyle olunur Patricia." falan da diyebilirim mesela.



     "Hasbelkader" derken aslında başka şeyler demek istiyorum. Aslında neler söylemek istiyorum, biraz çaktırarak biraz da pis bir sırıtışla. Ağızda dağılışına nispeten surata dağılışının seyrine dalmak hoş bir uğultunun yaklaşıldıkça Adele'in şarkısına dönüşmesi gibi. Bir tikky lehçesinde "İnanmıyoruaaaağğm, Adeyiğhaaaal." durumu bile olabilir bakarsak.


     Ya da bakmazsak, belki de dağ olmasından kurtulmuş oluruz. Sonra bir tavşanı da o dağa küsmekten alıkoymuş. Dünyaya iyiliği getiren o iyi insanlardan olabiliriz. Ya da iyiliğin sinema perdesine yansıtılmış pembe tonlarından biri falan da. Belki de iyi taklidi yapan bir kötü, kötülerin tarafındaki bir melek, pelerini olmayan bir kahraman, asasını minibüste unutmuş bir sihirbaz.......
     

     Domates çorbasına karşı olan önyargımı yıkarak, önyargı depremine öncü deprem olmayı planlıyordum aslında. İnsanları "sığ, yobazitif, özentirest, tireks" kategorilerinde ve daha tonlarca kalıplaşmış katıksız kütüklük dahilinde değerlendiren sığ tayfasına, fanatizmin gözleri kör ettiği şu sıralarda bir umut olma amacım vardı...... Her şey bir yudum domates çorbasıyla başladı, devamında da, sevdim be açıkcası.


     Konudan konuya, sözcükten cümleye atlarken "MERHAMET ET BANA BİRAZ, PİLİİİZ" dedi bir ara beynimin içinde kıvranan sincaplardan biri. "Düşüncelerinin hızına yetişemiyorum, sürekli bacağımı kanatıp duruyorlar, şunları bir kenara toplaştırmak bu kadar zor mu ki?" Tahtalı köyün tahtalı kapısını açık bulmuş da içeri dalmış sanki, bir türlü gidemedi de yüzsüz şey. Baş ağrısı sebebi, nöronlarımın katili, bir de triplerde. Kafamı sallarsam daha çok sarsılır belki.....


     "İnsanlar insanlıklarından vazgeçtikleri gün, her şey gittikçe kana bulanırken, döllerine karıştırılmış "şerefsizlik" kıvılcımlarıyla ateşlenen bu şahısların götlerinde patlasın o bombalar!" diyesim var; ama sözcükler gidenleri geri getiremeyeceği gibi, yapılanları, yapılacakları, gözyaşlarını, edilen küfürleri de durduramayacak nasılsa. Neyse, en iyisi uyuyalım. Gözlerimizi kapattığımızda karşımızda daha insancıl bir toplum görürüz belki, kim bilir?



     - Sümkürüklerimin arasında kaybolan sözcüklerimi peçetelerin içinde keşfe çıktığım şu zamanlarda grip olmuşluğun sinir bozucu psikolojisi optimist halimi öldürmeye çalışsa da, tebessümlerimin tabancayı çıkartması daha kolay olduğundan "beeeaaaam" sesiyle öldürdü o sinir bozucu hali leylimley. Western bir film çekiyoruz bir bakıma, sümkürüklerim ve ben.  -



Notumtrak: Depremin boyutlarının bu denli yükselişe geçebileceğini düşünemeyen şahsım, puanların orantısız değişimlerini anlamlandıramamakta. Geçen yıl girmekte zorlanacağı yerlere poposunu sallayarak girebilecekken, girmesi garanti olan yerlere girememiş olacak ki tercih listesinin epeeeey bir aşağısındaki yeri kazanmış olacak.  Endüstri Mühendisliği İngilizce %50 burslu, Doğuş üniversitesi sonucunda kafada yankılanan bir "ŞOK! Daha Ucuzu Yok" jeneriğiyle garip bir an.... Bir müeendis yetişiyor anlayacağınız. Ama hala bir yazar. -

Reklamtrak: Konudan Konuya Sek Sek Oynamak - Konudan Konuya Sek Sek Oynamak Vol. 2

Toplu mesajımtrak: Herkese benden bir bol tebessümlü bayram gelsin.

32 yorum:

  1. çok uzundu okumadım

    YanıtlaSil
  2. ahahahaaa, sayın mimar seni buralarda görmek ne büyük mutluluk. Sırıttım laaan.

    YanıtlaSil
  3. işte bazen yapıyorum böyle çılgınlıklar alt bloglara girmek internetin her katmanıyla kaynaşmak filan ne yaparsın halkçıl bir userım ben elimde değil

    YanıtlaSil
  4. Çılgınsın meeen! Halkın arasına karışan klavyen olmasa, bu dünya ne halde olurdu be? ehehe. Senin gibi userlar kalmadı artık.

    YanıtlaSil
  5. ah ah eski zamanlar face yoktu msnden milleti titretirdik,farkındalık yaratırdık artık internetin booku çıktı

    YanıtlaSil
  6. Ah o eski sanal günler kalmadı artık. Ne kadar değişmiş buralar sahi....... O titrek klavyeyle ne eğlenirdik be!

    YanıtlaSil
  7. Robert Pattinson,dan Adel e geiçini bile anlayamadan yazını bitiriverdim gülümseyerek..harika bir hayal gücün var..Hayal Kahvem adlı blogcanım gibisin..:))

    YanıtlaSil
  8. Yorumunla gülümsedim ben de. ehehe.
    Birilerine benzetilmeyi pek sevmesem de, teşekkürler yine de delikadın. ehehe.

    YanıtlaSil
  9. Başarılı ve hayalbaz yanın için bir övgüydü canım...tabii ki senin tarzını ayrı seviyorum..:))

    YanıtlaSil
  10. Şımartıyorsun ama beni..... ehehe. Teşekkürler tekrardan delimeri'cim.

    YanıtlaSil
  11. peh. çok formdasın mendile rağmen.
    :)
    ve sayiden de senin zihnini sen bile durduramazsın.
    :)
    durmasan durmadan yazarsın the miyendis worderer.
    :)

    YanıtlaSil
  12. Heey, teşekkürler.
    Bilmem, belki de, olabilir the man's deep. ehehe.

    YanıtlaSil
  13. öyle deme ya mühendis olmak var bu devirde :) seversin belki belli mi olur. ama puanlardaki değişim şansızlığın olmuş

    YanıtlaSil
  14. Bilmiyorum ki, bölüm iyi aslında da, ne bileyim yahu, bakalım nasıl olacak? ehehe.
    Puanlar biraz dumura uğrattı, belki iyisi böyledir ama, göriciiiiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ahah :) üniversite hayatın bloguna nasıl yansıyacak bakalım. göriciiz :D

      Sil
    2. Ufkum genişleyebilir, filozof olabilirim, belki de Postmodernizm'in post'unu çıkartabilirim, göriciiiz. ehehe.

      Sil
    3. ahahhah :)) ufkun genişleyecek ona hiç şüphe yok

      Sil
  15. Sidikli Sineeeek
    euhuaheuhsa epeyce güldüm , dökdürmeye devam Mazbut Dişi (:

    YanıtlaSil
  16. sevindim ama ben sen okullusun yine diye....:)))

    YanıtlaSil
  17. Özlemişim yazılarını :) Gözüm dönüyor yazdıklarını okurken :) Kafamı çorba yapıp gidiyorum :) Bir de kikikiki diyerek :)

    YanıtlaSil
  18. Ben de özlemişim seni yahu. ehehe.
    Göz dönmesi, kafadaki çorba kıvamlığı üzerine kikiki.... iyiymiş. ehehe.

    YanıtlaSil
  19. bi önceki yazımı oku bak.
    kaplumbağalar da uçar.
    o daha da ağlamalık.
    filmi izlemeden önce, mor kabasi'nin judia adlı klibini izle bi de. o da iki önceki yazımda var. klibe filmden alıntı yapmışlar.
    :)

    YanıtlaSil
  20. postmodernizme postu serip posta koyup posasını çıkarıyorsun ha. post makinası senii.

    this has been said before.
    (postmodernizmin mottosu)

    besides,
    post-woman always rings twice.
    :)
    bence seninki, post-post modernizm.
    :)

    YanıtlaSil
  21. Kendimde iki filmde de mahvolma potansiyeli seziyorum. ahahahaaa.

    Post makinesi deyince de içimden "Kredi kartlarının ekstre manyaaağ bir süper kahraman." dedim, itiraf edeyim. ehehe.
    He bir de "Hello moto" diyerek Motorola reklamına atıfta bulundum kendimce.
    Postorobella Modernizm the man'ine bandığımın deepi. Teşekkürler ayrıca güzel yorumun için. ehehe.

    YanıtlaSil
  22. ehehe.
    :)
    ya baksana, filmleri en kolay nerden indiriyosun. ben hep dvd filan izliyorum da. indirmekle uğraşmıyorum. arkadaşlara indirtiyorum genelde. onlardan alıyorum sonra.
    :)
    bana adres versene.
    özellikle fransız, diğer ülke sinemaları filan.
    en kolay ve bol film hangisi.
    :)
    bi de şu soraya süreyyayı nerden şey edeyim.
    :)
    ben de çok bazen indiriyom filan işte.
    torrent morent.
    :)

    YanıtlaSil
  23. Torrent morent en ideali. Ben de hep oradayım. utorrent'in varsa dünya sana güzel man's deep. ehehe.
    "torrentz.eu"dan arama yaparak istediğine ulaşabilirsin. Divx'tir, blu-ray'dir fark etmez, her şey var.
    Heee "kat.ph" da olur. Nam-ı diğer "kickasstorrents"

    YanıtlaSil