29 Kasım 2014 Cumartesi

Yamulan Dünyanın Üçgene Evrimleşip Evrime İnanmaması

     Üzerime uçan tekme ile vahiy indi sanırım, nahoş bir gülümseme ile sarhoş edildi bütün sanrılar, galoş geçirdi ayağına hayaller pisletebilir kaygısıyla etrafı. Tavafında şafakları yıldızlar aldattı gözlere düşen ışıltıyı, istavroz çekti hayaller kutsansın diye yalanlarım. Gayri safi milli kaygıların galeyanına uğradı beyin kıvrımları ve sonucunda bıyıklarında kayboldu tanrıların afitapları. Zikredişinde dudakların o adi lafları zifirler lav olup akar yanaklarından ya dünya, bir olup atlar sabırlar şakaklarımdan aşağı, bir hülya dolanır dudaklarımda bir an sonra yaşlanıp geceye karışır zaman gözlerde ise geçmişin boş telaşları.


     Bıraktım yırtılmış sayfaların arasında kalan anlamsız cümlelere bir yüklem olmasını hayatın ya da hayat bıraktı beni de ben yüklemsiz kaldığım için ambalaj kaplıyorum anlamsızlığına. Ya zaten bayadır baygın bir halde yerde yatıyor gibi bütün hissettiklerim ben de bir kibritle yaktım suratını o bakışlarındaki arsızlığa inat. Oksijen iyi etmiyor hücrelerimi, sanki kapatsam gözlerimi ruhum süblimleşecek bu boşluğun içine, o çok sevdiğim dünya zamanı gelince oluyor içimde böyle, dünya içimde bir anlığına bıçak. Kaçıp da kurtulamıyorum ki kalabalığıma karışıp ya da kabullenip de yaşayamıyorum karanlığına alışıp, ya sigaraların kül olduğu bu karanlıklarında dünya dudaklarımda nasıl aydınlığa doğacak?


     Dikenleri ayıklanmış bir gül, dikene hasret parmakları kanatır usulca. Kirpiklere yaydığı acısını yağmur akıtır yanaklarından. Zaman akreple denge politikasına girer, bürokrasi parçalanır saniye sarkacının astığı dakikaların boynunda. Zaman dediğimiz zindanlarda zincirlenen yüreklerimiz çırpınırken, akrebi alır hayat koynuna ve pis bakışlarla atar hayalleri o kuyuların en kör noktasına. Sesimizi duyan Samara oradan bağırmaya çalışır; ama kuaför yanlışlıkla kahkül kestiği için de utandığından sesi öyle çok çıkmaz. Uzasın diye saçı sürünür kayısıya, kurusundan. Of, sıkılınca yazar depresiflikten böyle geçiş yapar konular arasından, sıyrılır yine en kafasından, en güzelinden, en "nananana"sından.


     Devrim depresiflikle derişiyor, zevk düsturu bu dengesizlikte deşiliyor sanki. Ya kafaları ekmeğin içine havyar yapmış gibi bir haliniz var kuzum, bence derhal vermeli hüzün dolu düşüncelerin içine narkozu. ÇAT. Dünya yamulup önümde bir anda üçgene evrimleşiyor, evrime inanmayan bir maymun gibi, insanlardan tiskiniyor hücrelerim. İnsanlar insanlıktan çıktığı halde, seviyorum insanları, sevemiyorum insansızlıklarını. İnsafsızlıklarına geçirdikleri kılıfları, üzerlerine geçirdikleri hiç tiplerine uymayan o kılıkları. Güçlü tarafına kayan kılıbıklıkları. 


     Gıcık halleri genleşen gevşek ağızlıların suratına uçan tekme atan bir Bruce Lee figürü ile dans edesi gelir bazen insanın, sonra şiirler kovalar kelimeleri de vazgeçer o uçan ateş böceği gibi. Geceye aydınlık olmasına gerek olmadığını anlar belki; çünkü gece aydınlatılmadan da gayet güzeldir aslında. Karanlığı kötü olarak atfeden insanların affedilmez bir cezaya çarptırılması gerektiğini gören güzel gözlere düşen ışığın yansıttığı manzaranın karşısında dans eden gece; ayın parıltısıyla aydınlanan şehrin ışıkları altında vals yapar aslında, onu göremeyen insanlar saklanır gölgelerin arkasında ki gölgeler dahi daha karanlıkken. Gülümsedikçe güzeldi insanlar; ama sahteleştikçe kahpeleşen dudakların kıvrımlarında bir üçgen belirdi, belki biraz ışık, bir gökkuşağı; ama hepsi boş; çünkü hepsi yalan - Grup Hepsi Yalan diye başlar burada -, güzel oldukları sanrısıyla sarılmışlar yalanlarına - güne açan çiçekler gibiyiz - çiçekleri soldurduklarından habersiz, doğayı kirlettikleri elleri kedersiz - öyle saf ki sevgimiz - masumiyetleri Pandora'nın kutusuna kapatılmış ve vicdanları saprofitlere yem edilmiş bir halde - şarkının devamını hatırlayamadım - yaşıyorlar gibidir; ama aslında bitkisel bir hayattır içlerindeki; kafalar bitkisel, ruhlar kütük, kelimeler tuğla; ama inşa etmekten çok el kıran cinsten, bir "hıya" efekti ile kareteci olma sanrısından fırlayan. 



Nostaljiyle nostaljik sevimli bir nostalji.

4 yorum:

  1. "Biz o üçgen kafaların kimler olduklarını gayet iyi biliriz." -Her Şeyi Bilen Adam :)

    YanıtlaSil
  2. Belki de üçgen kafalar üzerine ışık alıp illuminati'ye uçarlar? ahaha.

    YanıtlaSil