17 Temmuz 2018 Salı

Dünyaya Kusasım Var

     Hayata dair bir hazımsızlığa haiz, hayallere hakikatler üzerinden bir faiz alıyor hain, caizlikle canilik arasında bir vaiz çocuk bedenleri üzerinden yalpalanıyor insanlıktan tavizinde zalimin. Devir daim halinde; ama belki de çok önceden durmalıydı. Öyle bir hale geldik ki sevgili gözleri kelimelerin üzerinde salınıp cümlenin sonuna ulaşmaya sabredebilmiş okurcum, insanlığın ölüm seremonisine çığlıklarla eşlik edip en tatlı melodiye mâl edebilecek kadar mallaşmışız; -mışlı -dili tüm geçmiş zaman dilimlerine ithafen bir kararmışlık hakiminde savruluyor yaman hışım. Ne üstü kaldı ne hazı, dökülen yaşın hesabı açık kaldı artığında sönen kışın. Alın içimden beni, dayanamıyor bunu gören dışım; alın içinden özütünü bu vahşeti tetikleyen başın ve yakın içine küllerinden vicdanı bir taşım. Hicranın boğazları yakışının ters olması lazımdı hayatın akışına ya dur bir saniye kaptan kenara çeker misin; benim dünyaya kusasım var.


     Gelecek herkese bir hizmet sunmaz, "müşteri kovma hakkı"nı saklı tutup atar dışarı nicelerini, yakar gülümsemeye başlamış dudakları, alır elinden şekerini ve göstere göstere çöpe atar. Artık bir ruh, yanık bir kalbi tetikler ardından. Ateşi köze dönüştürür ve anlaşılır ki kalp bazı yerlerde sadece bir pompacıdır, kanı kaçak yoldan imal eder; şerefi parekendecide satışa çıkartmış dolandırıcı bir idareden himayedir. Bundan dolayı kan beyniyle buluşmakta başarısız, beyin de zaten karantinada iletişimi dışa kapalı, bitkisel; ama fotosentezin ucu açık. Namütenahi ihtimaller dizisinin angut alimlerine denk düşüp düşük yapan insanî değerleri tekmeleme sporuna düğümlendi tepesine kadar hıyanete gömülmüş boğazlar, "düşene bir uçan tekme de bizden" kampanyası kıyasında bir yarış başladı kıyasıya.


     Aslında ufuk çizgisinden bir eğri çekip bulutlarla arasına yoğunlaşıp meditasyonvari bir dinginliği sırta bindirip dingilleri atabilirdik, atı alıp Üsküdar'dan feribota bindirip Eminönü'nde bir balık ekmek ısmarlayabilirdik. Sonra oradan yallah tarihin on parmak toz altı kalmış yırtık kağıtlarının arasına, zaman makinesi benzeri bir zihniyet düzeltici yardımıyla aman aman.


- Sağdan soldan koşarak geliyorlar İfot, bir aparkatla da savuşturulamıyorlar Ali.


Bet sesleri tek celsede boşasa ya kulaklar, antisinden bir "naknak".

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder