Zamanın yankılarından sızan bir cümlenin parçalandığı ambiyanstan çıkan silik huzmenin dik açıyla bütünlediği o anda haykıran birileri var ya da sanki bir kahkaha sesi bu; kötü karakter tınılarında gelip tırmalarken kulakları tıkanıyor bütün tıklım tıklım olmuş düşünceler, tırlatıyor sonucunda ağzı bozuk cümleler, tıkanıyor nefesinde soluk soluk kelimeler ki anlamı kalmıyor hiçbir şeyin; donuk ruhta yoğruluyor sicime bağlı beşeriyeti ve nihayetinde niyetinden okunuyor fesatlığı, ezip başını kurtarabilsek eziyetinden masumiyeti, ebediyete silkip atsak şeceresini bu çürümüş basur illetin ya da geç bizden zaman artık, bu diyeti ödeyemeyeceğiz, rica edicim, bari bir doremifa-si-çekip gidelim varsa kıyametine bu vahşetin.
Ufuk çizgisinden süzülen bir orta parmak silüetiyle selamlaşıyoruz - hiya! -, gün başlamıyor da sanki her seferinde bir parça daha koparıyor bizden. Her parçada kızıl hareler, hala konuşmaya yüzü olan dinozorlarla tango yapıyor bıyıkları kana bulanmış vampir kılıklı fareler. Ya sahiden bir sahibinden eli yüzü düzgün gündem alsak da dünden kalan bütün pislikleri gömsek dibine bütün garabetiyle. - he ya! - Daha da yerinden kalkamasa; ama biz de delirsek de kapılıversek karanlığa, bir dalgayla temizlensek ya da gark olsak; aslında mahvolsak, haczedilsek, kahredilsek de kahpelikten kurtulmak için mezosfere doğru hükmün etini tırnağından ayırarak lağvedilsek. - haydi ya artık… - PUF. Bir anda yok olsak. Sonra POV. Bir bakış açısı kazanarak yeniden var olsak geride bırakıp kötülükten tüm damarları kararan mahlukatları da TATATAM; tatavaları beraber talan etsek, taramasak da birbirimizi biraz tamamlansak ya sadece boş ve gereksiz dertlerin ekseninde tırmalansak veya bir tırmık alsak da toplumdaki tortuları toplayıp topyekûn Avrupa’ya atık olarak postalasak…
AMA YOK. Ufuk çizgisinin diktesinde kirleniyoruz dip köşe ki bütün eksen kaymışken teğetleri ruhun içine işliyor. Önümüzde her tarafı isli bir yol var, devamını tezek aromalı bir atmosfer izliyor ve ilk sola da dönsek sağa da fark etmez; çünkü bu tünelin sonu BOMBOK bir yere çıkıyor.
OYSAKİ güneşin ışıltısıyla aydınlanan bir melodinin sırtında sırıtabilirdik, yanık şeker esansıyla dans ederken her figürde biraz daha… hafifleyebilirdik; ama dünyaya kusasım var benim, maalesef dünyaya kusasım; HEY nasılsın bu arada eski dostum, tankla değil ağzımda kötü bir tatla geldim.
NOT: Cumhuriyet bayramımız kutlu, geleceğe dair umutlu ve her şeye rağmen/inat coşkulu olsun.
Senin tonlamalarını yerim Tones.