Kahve telveme çaktırmadan gizlediğim hayallerim gibi tabaktan akıp yokluğa karıştı umutlarım. 40 yıllık hatırla kombinlemeye çalıştığım ütopik fantaağziler bir melodi olup süzüldü uzaklara doğru. Bir titremenin esiri altına girdi vücudum, tarifi üç beş hüzünle anlatılabilecek bir hale geldi ruhum, sanırım birazcık yoruldum. "Hey içimdeki depresif hatun, bu kadar yeter, kovuldun!" diyesim geliyor. Ama elvermiyor durumum. Adele'in ses tellerinden östaki boruma...
24 Mayıs 2012 Perşembe
Halter Kaldırmaya Çalışan Karınca
Sadece Bir Tık ile Devamı Ekranınızda Tatatam! »
Mim Vol. 17
Once upon a time Matmazel Biricit mimed me, it was very long time ago. And now bendeniz Mazbut will tıklatiyng these questions. Ready, steady, gooo baby.
Ruhunuzun rengi nedir?
Bir renge bağımlı değildir benim ruhum. Gökkuşağı. En rengarengarengindendir. Her ruh halini besler içinde, tıkılıkalmaz tek birine. Ama parlak olanları daha bir fazla yer edinir. Hep rengarengarenk.
Maddiyat mı maneviyat mı?
Şimdi, açıkcası, bence maddiyatın daha değerli olduğunu düşünenler olsa bile bu sorunun...
13 Mayıs 2012 Pazar
Dünya Ahiret Hayatın Anlamı
Belirli gün ve haftaların belirlediği duygulardan çok daha farklıları peyda olurdu kalbime, belirsiz bir güç tarafından. Belki bunun nedeni anneme verebileceğim tek hediyenin sadece "mezarlığına gidip, çiçekleri başının tepesine bırakarak dualarla tek taraflı konuşmak"tan ibaret olduğu içindir, bilemiyorum. Zaten onu bile pek beceremem, yanaklarımdan akıttığım yağmurlarla sularım toprağını, su serperim temiz kalbine. "İyiyim ben, ağladığıma bakma sen. O da ergenlikten...
Mim Vol. 16

Adamın deepi oscarı pasladı bana. Ödülü veren klavyene, tıklatan parmaklarına, tuşlara temas eden tırnaklarına sağlık. ŞAVKİ de oscarladı beni. Sonra Missis Gamze de pası attı, ben de şut çektim. Bakalım gol olacak mı? Hepinize teşekkürlerimi kurabiye kalıplarıyla, çikolata parçacıklarıyla, dondurma kaymağıyla yolluyorum. Oyyy. Sağ olun.
Baya bir rötarlı cevaplıyorum....
10 Mayıs 2012 Perşembe
Yorgunluğun Kurduğu Aşiret
Geçip giden yılların hezimetini zimmetime geçirmiştim. Her doğum günü pastasını üflediğimde geçip giden yılları nefesimle hüpletmiştim. Her muma diktiğim tonlarca derdin altında karınca gibi ezilmiştim. Bir Şebnem Ferah şarkısı olmuştum, dudaktan dudağa dağılarak hüzün getirmiştim, herkeslere.
Şebnem Ferah'ın yeni şarkısını milyon defa üst üste dinlersem, böyle ister istemez depresif bir hal tıklanıyor klavyemde. Fakat, korkmayınız. Bu taraklara...
Etiketler:
nil karaibrahimgil,
saçmalama,
Şebnem Ferah,
yorgunluk
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)