Hayat bu aralar, dinlemediğin aptal bir pop şarkısının diline dolanması kadar sinir bozucu ve bir kase dondurmanın koşulsuz önüne sunulması kadar mutluluk verici bir hal aldı. Zıt kutupların ortasında dolanan bir mülteci olarak sıfatlandırabilirsiniz beni. Kâh kahkahalarla gümletirken basmış olduğum metrekareleri kâh bir kitabın sayfaları arasında gözyaşları içinde boğulabilirim. Karşıdan karşıya geçerken bir anda fikrimi değiştirip ters yöne doğru depar...
28 Ekim 2011 Cuma
Seçim Yapmadan Geçirgen
Sadece Bir Tık ile Devamı Ekranınızda Tatatam! »
13 Ekim 2011 Perşembe
Ohamatör
Kafamı meşgul eden bir sürü fikir, yapılması gereken bir sürü şey var. Fakat gerçekleştirmek için hepsini bir 200 yaşı dolaylarına kadar yaşamak şart. Reenkarnasyon da olamayacağıma göre, köşeme çekilip gözyaşlarımı yitip giden hayallerimin üzerine asit yağmuru olarak yağdırabilirim. Sümkürüklerimi üstlerine salarak kendimi bir nebze de olsa rahatlatabilirim. Ütopyalarda kaybolmuş bir dilenciyi oynayabilirim. Veyahut hayalperestlik acentesi açarak hayallerimi duygu...
9 Ekim 2011 Pazar
Soğuğun Betimsel Rahatlatması
Tekrar tekrar ve yavaş yavaş her saniyede biraz daha içime çekiyordum havanın rahatlatıcı düzeye erişmiş soğukluğunu. Biraz titititriyordum, bir üşüme sarıyordu bedenimi, havanın titreşim hareketlerine eşlik edercesine titreşiyordum bir sağa bir sola. Hasta olma ihtimaliyle karşı karşıya olsam da, biraz daha yanında duruyordum soğuğun, inatla. Her saniyesinden keyif alırcasına, her dakikasında biraz daha kızarırcasına. Ve sonunda burnumu hissedememecesine kadar,...
4 Ekim 2011 Salı
İklim Değişikliği
Zaman, parmak uçlarımdan akıp giderken ardından bön bön bakmaya tahammül edemiyorum. Geçmiyor gibi gözükürken, her saniyede her salisede biraz daha geçirirken, elimde kalan yokluğun soğuk hissiyatıyla kendimi kaybolmuş hissediyorum bu karanlık odayı aydınlatan ekranın ışık huzmesi karşısında. Salak bir tebessüm konuyor suratıma bazen, bazense tarifi imkana elvermeyen bir hüzün karmaşası. Bir yokmuşum gibi hissediyorum bir varmışım zannediyorum bu kaosun ortasında,...
2 Ekim 2011 Pazar
Yorgunluk Saçmalaması
Klavyeye her dokunuşumda kelimelerime kelime katan bir sessin sen " tık tık " Daha doğrusu sizin tabirinizle " tıktıklamak " olarak minimalize eden bu ilahi endorfin benim ilhamımın kaynağı gibi bir şey olmaktan kendini alıkoyamaz. Bir de arka fonda hafiften bir müzik varsa, hafifleşmiş bir ruh haline geçiş yapmışsam, hafif bir tonda ilerler yazımın akıbeti. Hele bir de yağmur...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)