4 Ekim 2011 Salı

İklim Değişikliği

     Zaman, parmak uçlarımdan akıp giderken ardından bön bön bakmaya tahammül edemiyorum. Geçmiyor gibi gözükürken, her saniyede her salisede biraz daha geçirirken, elimde kalan yokluğun soğuk hissiyatıyla kendimi kaybolmuş hissediyorum bu karanlık odayı aydınlatan ekranın ışık huzmesi karşısında. Salak bir tebessüm konuyor suratıma bazen, bazense tarifi imkana elvermeyen bir hüzün karmaşası. Bir yokmuşum gibi hissediyorum bir varmışım zannediyorum bu kaosun ortasında, gürültünün baş ağrıtan o rahatsız edici tırmalamasının etrafımı sardığı bu boşluktan ibaret tezatlar şehrinde.


     Her şey değişiyor. Değişmem diyen herkes değişiyor. Ben de değişiyorum. İtiraf etmekten korksan da sen de değişiyorsun. Aynaya her bakışında karşında aynı kişiyi gördüğünü söylüyorsan, çocuklara özgü olan o masumiyet senin silüetine pelesenklenmiştir, ballı bıdık seni. İnsan mutluluk iki elinin arasındayken değerini anlayamayacak kadar nankör ve huysuz bir varlık. Yere düşürüp kırınca onu, varlığının kıymetini o zaman anlar. Tebessüm eder yine de, fakat ağlamanın opsiyonlarından biri olarak yüz kaslarını kıpırdatır. Her tebessümde içine döker yaşlarını, bakışlarına gizler loş umudunu. Ve her soluk alışverişinde, biraz daha bırakır hayallerini, camii avlusu olmasa da, ütopyalara bırakıp kaçar onları. Büyük bir pişmanlıkla son hızla koşar. Gözyaşları yanağına birikir. Damlatmaz. Damlatamaz. Her şeyi arkada bırakıp kaçmak ister. Yapamaz. O da ütopyalardan kaçar ve sığınır bu uçsuz bucaksız karanlığın en kuytu köşesine, kaybeder her soluk alışverişte kendini. Her gün biraz daha yitirir içindeki çocuğu. Bir parça daha kendini.

     
     Hohh. Sıkıldım. Bu kadar depresif ve karamsar betimlemeler karşısında kendimi Polyanna'nın zıtlaşmış kutbunda sandalyeleri çekip oturan bir karakter olarak hissettim. Esasında kesinlikle öyle değilimdir, bilirsiniz. Fakat arada blogun havasını da değiştirmek gerek, iklim değişikliğine girmemiz sebebiyle araya sıkıştırılmış keder ve hüzün bulutları kelime yağmurlarıyla ıslattı blog sayfamı. Başım da ağrıyor benim. Bir yağmur yağaydı eyiydi. Uyku çöktü gözkapaklarıma. Uyku-kolik şahsım sizleri öper. Görüşenzitelos.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder