30 Nisan 2012 Pazartesi

Mutluluk Tellalı Ol Bu Sefer

     "Yükseklik korkusu olan bir kuşun çaresizliği tünemiş gözlerine." dedi ve kanatlarını çıkararak palto niyetine omuzlarıma geçirdi. Devleti parçalanan bir sultanın buhranlı tavırları sarkıntılık yapıyordu ruhuma; fakat ben yine de tek kelime bile etmedim. Aslında, konuşmaya cesaretim yoktu, sözcüklerimi esareti altına almıştı zihnim. Düşüncelerimin muhasebesini yapacak kafayı bulamıyordum kendimde, kimseyi dinleyebilecek halim de kalmamıştı açıkcası. O yüzden ben de kendimi Lana Del Rey'in ses tellerini teslim ettim ve meleğimin omuzlarına kenetlenerek kapattım gözlerimi.


     Saatler sonra, telefonumun çalmasıyla kuyruğuna basılmış bir kedi gibi fırladım yerimden. Arayan numaranın karşısında hormonlu bir kedinin önündeki minik fare gibiydim. Ama hemen kendime geldim. Cesaretimi titiz bir hatun edasıyla dağıldığı yerden topladım ve çölde 5 gün susuz kalmış bir keşişin ses tonuyla konuşmaya başladım. " Eğer vereceğin haber iyiyse, lafı kestirme yoldan sun önüme, çekinme sakın. Eğer ki söyleyeceklerin kötüyse, kendi labirentini kurmana izin veriyorum. Uzat uzatabildiğin kadar. Beklerim ben. " Ses gelmeyince devam ettim: " Tamam, hadi şimdi seni dinliyorum. Mutluluk tellalı ol bana canımın içindeki şirinlik. " Telefonun öbür ucu ile aramda soğuk savaş vardı sanırım, sadece nefes alıp verişleri yankılanıyordu kulaklarımda. Ya da, gizliden aramayı unutmuş acemi bir sapıktı da meşgul ediyordu boşu boşuna beni. " Seçeneklerin arasına suskunluğu sokmadım ama. Nefes alışverişlerine kendi sesini de ekleyerek şereflendirebilirsin bizi, değil mi ama? Delirmek üzeyim, hoşuna mı gidiyor beni bu adaletsizliğin teslimiyeti altına sokmak? Küfür mü ettireceksin illa ki, konuşsana. Bir şeyler söyle. Eriyip yok oluyorum burada. N'olursun konuş artık! " 


     İki üç ajitasyon cümleyi de kurduktan sonra, ablamdan reaksiyon almayı bekliyordum artık. Gözyaşları yanaklarımdan süzülmeye başladıysa da hiç belli etmedim ve bekledim ses çıkarmadan. Sözcüklerimin cımbız olup ağzındaki baklayı dışarı çıkartabilmesini umuyordum. O konuşana kadar ben bir paragraflık kendimden bahsedeyim sizlere, vakit geçsin, yoksa bildiğin delirme eşiğimin kenarına yerleştim şu anda.


     " Bendeniz Hasibe Akide. Şekerlik falan demeyin, küçükken obez edecek kadar çok yedim dalgasını. Tsunamisi de teğet geçmişti bir ara, yağmura dönüşüp akmıştı da parmaklarıma. Akide şekerini hiç tatmadım o yüzden. Aman, aramızda Beyza'nın soyadı kadar mesafe olsun bana yeter. Aynı cümlenin içinde yastık olmayalım, en güzeli. 22 yaşındayım. 9 Eylül Üniversitesi'nde okuyorum. İzmir'in havası şu an İstanbul gibi kokuyor bana. Telefonun karşısındaki iki satır konuşsa da üzerime Harem'in suyunu atarak rahatlatabilse içimi. "
     
     Sonunda telefonu eline aldı teyzem. Onun sesini duymak içimi rahatlattı, ne yalan söyleyim. İyi bir haberle aramda köprü konumundadır herhalde şu an, diye düşündüm. Hızır gibi yetişti hınzır. Yani, ben öyle umuyordum. Umduklarım umarsızca uluorta bıraktı beni. Ve gerçeklerin acımasızlığını çektim içime, yumdum gözümü, gözyaşlarımı akıttım delicesine. Pıt pıt. 


     Ablam bir anda duyunca sesimi, konuşmaya cesaret edememiş. Bu haberi vermek de, teyzeme düşmüş, mecburiyetten. Nasıl söyleyeceğini bilemiyormuştu. Böyle bir haberi vermek hangi üsluba gizlenerek söylenirmiş akıl edemiyormuştu. Onun için, doğrudan söyleyecekmişti. Doktorlar kurtaramamıştı. O varmış yanımda, kendimi üzmemeliymiştim. Okulumu bitirip annemlere yaraşır bir dilber olmalıymıştım. Ölenle ölünmezmişti. Başım sağolsunmuştu. Şimdi kapatmalıymıştı; ama geri arayacakmıştı. Öpüyormuştu. O da üzülüyormuştu.


     Kanatlarını hiç düşünmeden uzatan meleğim, karşımda ne olduğunu merak eden gözlerle bakıyordu bana. Söylemek, kabullenmek olurdu. Ben şu an bunu kaldıracak kuvveti bulamıyordum kendimde. Bir Cat Woman değildim, pençelerimi açarak gelemiyordum üstesinden. Eve gitmem gerektiğini, düşüncelerimin içinde yüzmeyi bilmeyen bir kuş gibi boğulmak istediğimi, mazoşistçe de olsa böyle üstümden atabileceğimi söyledim. İçine sinmedi belki ama kabul etti. Ve ben de evimin balkonuna ışınlandım bir anda. Zaman mefhumu yoktu benim için artık. Yaptıklarımı algılayacak halde değildim. Adnan Kahveci caddesindeki kahve manzaralı evimin balkonunda bir sigara yaktım. Dumanlarını havada uçuşan kuşların suratına üfledim. Telefonum susmak bilmeyen kaynana gibi çalıp duruyordu; ama ben bakmaya tenezzül bile etmedim. Şu an tek düşündüğüm gitmekti. Neresi olursa olsun, sadece gitmekti.


     Son nefeslerini verdiklerinde kilometrelerce uzaklık vardı aramızda. Son görüşmemizde, pek de iyi ayrıldığımız söylenemezdi. Son konuşmamız kaç hafta önce oldu, kim bilir? Sonsuzluğa gitmişlerdi onlar şimdi, beni burada hatalarımın baskısı altında bırakarak. Bir veda edebilseydik keşke birbirimize, bir sarılabilseydim onlara. Ya da en kötüsünden bir özür dileyebilseydim. Bir sesini duyabilseydim. Bir...


Google'a ölüm yazınca çıkan ilk resim bu. Ben onların yalancısıyım.

Nil Karaibrahimgil'den güzel bir parça sunuyorum sizlere efenimm: http://fizy.com/#s/1kh9fy

Hikaye denemeleriyle kendimi sahaya attım. Öhöm.

40 yorum:

  1. çok güzel olmuş kalemine yüreğine sağlık.. son defa veda edememek her zaman çok koyar insana..

    YanıtlaSil
  2. Oyh, çok teşekkür ederim efenim. Senin de yorum atan klavyane sağlık fışkırsın.
    Doğru. Son kez görememek, zordur tabi.

    YanıtlaSil
  3. yüreğine sağlık hocam harika üstü.. bi kötü oldum ama gidip biraz uyuyayım ben :)

    YanıtlaSil
  4. çook güzel olmuş kalemine sağlık iyiki gelmişim burayaa :)))

    YanıtlaSil
  5. deeptone: Ooo, adamın deepisin.

    S.Darko: Ben de hafiften burkuldum, şarkıyı dinlerken hele ne yalan söyleyim. ehehe.

    seyma: Teşekkürler ayağının altında cennetlik olsun. ehehe. İyi ki gelmişsin, çok mutlu ettin beni.

    YanıtlaSil
  6. Ooo! bir yerlerden yetenek fışkırıyor :)iyi yapmışsın lezzetliydi.

    YanıtlaSil
  7. Ooo, yetenek sizin keşfinizi bekliyordu Serdar'cım o da tamamdır. ehehe.
    Teşekkür ederim, beğenmene sevindim.

    YanıtlaSil
  8. yanlış anlamazsan bir şey demek istiyorum: yazının sonuna gelmek için sabırsızlandım. sıkıldığım için değil, kesinlikle çok güzeldi. sabırsızlandım çünkü kime ait olduğunu öğrenme merakı içerisindeydim:)

    seninmiş:) tebrik ederim, oldukça iyi

    YanıtlaSil
  9. Yok alınmadım elbet; ama sunu söylemek isterim ki blogtaki bütün yazılar klavyemin tiklatisindan ibaret. Benim imalatlarım yani. ehehe.
    Teşekkür ederim, beğendiysen ne mutluu.

    YanıtlaSil
  10. rica ederim :) yeteneklisin kesinlikle. blog okul gibi hepimiz için aslında. yazdıkça daha iyi oluyor. hedefinde varsa eğer ilerde yayınlatabileceğin şeyler üreteceğini düşünüyorum :)

    YanıtlaSil
  11. Bence de, gittikçe gelişen bir grafik gösteriyoruz hepimiz, yazdıkça tabiki.
    Ayh, pek bir mutlu ettin bu sözleri söyleyerek. ehehe.

    YanıtlaSil
  12. hmmm senın tarzın cok değısık ılgıyle okumaktayım canım benım bu arada mımledım senı:)

    YanıtlaSil
  13. samimiyim sözlerimde güzel gidiyorsun :)

    YanıtlaSil
  14. Teşekkürler ya. Cidden mutlu oldum. ehehe.

    YanıtlaSil
  15. Yine bir başka güzel yazı , benzetmelerin ve imgelerin farklı ve tatlı yahu , yaratıcı . " Telefonum susmak bilmeyen kaynana gibi çalıp duruyordu" böylesine durgun okuma havasında şu cümleleri koyabiliyor olman ne güzel ve ne yetenek, bence. Ama bir şey diyeyim , sanki yazının sonunun olması kötü , yani oraya kadar meraklı meraklı geliyorsun ve bitiyor , holy shit :) Seri halinde olsa mı ne ,bilemedim.

    YanıtlaSil
  16. Bu yaşayanlar için kötü bir durum.. Hele o ah keşkeler yok mu..
    Güzel anlatmışsın, sanki yaşayarak....
    Kalemine sağlık, sevgiler..

    YanıtlaSil
  17. ŞAVKİ: Teşekkür ederim a"y"lakçım. ehehe. Mutluluk sıçradı yorumundan suratıma doğru.
    Bilmem hiç düşünmedim serileştirmeyi. Olabilir de olmayabilir de şimdi.

    nursalkımı: Evet yaşayanlar için fazlasıyla kötü bir durum. O çaresizlik...
    Teşekkür ederim Nur'cum, senin de yazıyı okuyan gözlerine sağlıkk.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ödülledim sizi,alın ödülünüzü sayın yazar. Ayrıca,akşama AYLAK bekliyor,haberiniz olsun :D

      Sil
    2. Oooo, Aylak'çım gelebilirim umarım.

      Sil
  18. canım hikayelere devam
    bu arada ödülünüz var gelip alın cnmcım :)

    YanıtlaSil
  19. Ayy, teşekkürler matmazel Gamze.

    YanıtlaSil
  20. Oh be hikayeymiş :) Okurken gerçek sandım ben :) Çok güzel yazmışsın. Çok gerçek. Mutlaka devam etmelisin. Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  21. Yalnız, şu an bir tebessüm manyağğ oldum. Gerçekçiliği yakalamışsam ne mutlu bana, bunu tıklatan parmaklarına sağlıkk, klavyene kuvvet.

    YanıtlaSil
  22. Yazılarınızı gityat.com ' da paylaşabilir, sitenizi tanıtabilir ve kendi kanalınızı kurabilirsiniz. Sizi de aramızda görmek bizi çok mutlu eder.

    YanıtlaSil
  23. son yazımı okusana.
    :)

    sen de yayınla hatta yayılsın eğlenceli.
    :)

    YanıtlaSil
  24. yoldy35: Selamlar canım. Bu yazıya da hoşgeldin. Spamsın bence sen, oyy yerim.

    deeptone: Tamam, bakalım.

    YanıtlaSil
  25. yanıtımı okumadın diğğğ mi.
    :)

    YanıtlaSil
  26. Okudum, yanıtımı da attım hatta şimcik.

    YanıtlaSil
  27. allam zaten seçince sen dedin diye seçmicem ki istediğim ve öle gördüğüm için seçceeeem.
    :)))

    YanıtlaSil
  28. ama ama ben yokken noolmuş böyle? huh! harika bu! Allah'ım dedim gerçek midir bu? nasıl bi solukta okudum. tatlım, özlemişim ama ben seni. kitaba adım adım bakıyorum :))

    p.s: tüm kaçırdığım yazılarına gelicem!^^

    YanıtlaSil
  29. Oooo, senin gelişini görmek, mutluluğun haritasını şans eseri okunan kitabın içinde bulmak gibi. ehehe. Hoşgelmişsin Kuulumsu'm.
    Oooy, gerçek sandırabilmişsem, beğendirebilmişsem, ben de tebessümlerden bir soluğu çektim içime. ehehe.

    ps'e cevap mahiyetinde: Bekleriz efenimm. Önemli olan dönmenizz.

    YanıtlaSil
  30. arada bir bloguna uğra bari.
    :)
    weblogdan dolayı kendi blogunu unuttun hımmm.
    :)
    yaptığın yorumları bile yanıtlamıyon seni seniii.
    :)

    YanıtlaSil
  31. Şu an yeni yazı yazdım bileeem. ehehe.

    YanıtlaSil
  32. Teşekkürler Depresiflerin Polyanna'sı.

    YanıtlaSil
  33. böle şeyler yaz sen işte.
    :)

    YanıtlaSil