24 Temmuz 2013 Çarşamba

Kahve Kokarken

     Kahve kokarken nefesi, peşine taktığı gibi nefsini dışarı çıkarttı içindeki öfkesini. Sessizlik bir karınca gibi atomlarına ayrılırken içini dağlayan bu bedbaht hislerin dergahına hapsetti kendisini. Ve gitti, istediği her şeyi geride bırakıp gökyüzünden süzülen yıldızların yıllar öncesinden yansıyışlarına gülümseyip bir hap gibi hüznü içine çekti. Sigarasının dumanında süzülürken gökyüzündeki bulutlar, rüzgarın yanaklarındaki valsini bir yağmur çiselemesiyle süsleyerek melodileri dudaklarında eritti. Bitti ya, bir sinyal bile vermeden sollayarak geçti onu bir Ferrari gibi ve aynasındaki silüetinin kayboluşunu bile beklemeden başka bir şeride geçerek sildi bütün geçmişi. İtti, yüreğinde biriktirdiği bütün o karmaşayı uçurumun kenarından yuvarladı bir çığ gibi büyürken içinde o da karanlığa bıraktı ve her şeyi bitirdi.


     Kahve kokarken elleri, bir deli rüzgarın beline bağladı dudaklarında biriken; yüreğini dağlarken bir dağa dönüşen; uçarken bir anda kanatları koparıldığından yere düşen kelimelerini. Kulaklarında çınlayan seslerin kutup ayısına dönüştürdüğü çölün tepesinde serzenişe geçirdiği mecali, mealini men etti gövdesinden ve merhumun mevt halini nakşetti göğsüne, görsün diye canisi. Yüreğini kıpırdatan her şeyi domino taşına evrimleştirip yıkarken yüreğinde yeni sözcüklerin devinimleriyle derişimini değiştirdi destesini yeni karıştırdığı bu iskambil bestesinin. Kesti sonra, karşısındakine dağıtırken kartları sardı bütün yarasını alt benliğinde ve egosunu masanın üzerinde arttırarak rest çekti, bu kumarı oynayan herkeseydi bu sesi, öfkesi, sevgisi, sezgisi, kafiyeli bütün -esi'leri, esenlikleri.

  
     Kahve kokarken gözleri, çekirdeklerini öğütüp sözcüklerine yığdığı gençliğini göğsüne gömerken geride kalan geniş manzarayı son bir yudumunu aldığı telvesinin tabağına kapattı, çıkmasın diye faali. Zati geri dönülecek bir yaşam belirtisi de kalmamıştı, hali bütün nesneleri çalınıp yüklemlerine mâl edilirken özneleri katledilen bir cümle gibiydi sanki. Hiçbir şeyin baki olmadığı bu fani hayatın gerçeği zuhur edince ruhuna, şuuru da alıp başını gecenin tepesinde süzülen ışık perilerinin yanına; dünyanın şerbetini şerrinden alıp boğazında demlemeye gitti. Demlendi ruhu sonra, zelzelede devrildi. 


     Söz verdi tanrı, o da şehadetini şah damarında şahlandırıp şansını şanzımanına bağlayarak kapattı gözlerini; uykusu gelmişti artık, gitmekten gelemediği kendisini de bıraktı ve yavaşça süzüldü kahve kokarken zamanın bestesi.



Umutları yüksek tut, uyutmadan ruhunu.

17 yorum:

  1. Çok güzel yazı olmuş, ellerine sağlık.

    Blogunu yeni keşfettim. Bana da beklerim;
    http://pazarsevisgenligikusagi.blogspot.com

    YanıtlaSil
  2. sözcüklerin cümleler olduğunda evrimleşme oluyor her post yazında bütün betimlemelerini anlama konusunda şansımı şanzımanıma bağlayarak kapattım gözlerimi ...;)

    YanıtlaSil
  3. Pazar Sevisgeni: Teşekkürler, ne mutlu.
    Ben de zamanı klavyemde bütünleştirdiğimde gelirim elbeet.

    crazywomanrosemary: "Beyza'yı anlamaya çalışıyorum gözlerim kapalı." diyerek bir şiire evrimleşiyorsun sen de o zaman? ahaha.
    Sen de şarkılar paylaşıp şiirler yazmaya dönsen ya, özledi seni bu alem-i blogspot.

    YanıtlaSil
  4. Seçimin günüme anlamın karesini kattı mutluluk ve umudun en yükseği bizim olsun Beyza cım :)

    YanıtlaSil
  5. Kahve kokusu da bir başkadır (ne yazacağını bilemedi) ahaha :))

    YanıtlaSil
  6. crazywomanrosemary: Seçimim? Evet diyor! ahahaha.

    Serdar Durdu: ahahaha, ne güzeldir kereta.

    YanıtlaSil
  7. kahveyi üstüne dökerken elleri.
    :)
    yine kim tutar seniiii.
    :)
    high hopes ne şarkıdır beeee.
    :)
    bi versiyonunda balonlar koşar ya yollarda.

    YanıtlaSil
  8. Hüzünlü olmuş bu yazın. Hüznün güzelliğini yazmışsın gibi. "Kahve" zaten benim için büyülü kelime :) Çok romantik, bazen nostaljik :) Çok güzel ayrıntılarla kalbimden yakalıyorsun beni arkadaşım :)

    YanıtlaSil
  9. deeptone: Ben de hep dökerim, biliyor musun? ahahaha.
    High Hopes, dinlenilip yenilesi delirilesi... ahaha.

    Ahu: Evet biraz hüzünlü oldu. ahahaha üzerinde efsunlu bir etki bıraktıysa ne güzel.
    Şeytan ayrıntılarda gizlidir ama... ben onun antilerindenim. ahaha.

    YanıtlaSil
  10. ben bi de dondurmayı hep ayakkabıma damlatırım ahahaha.
    :)

    YanıtlaSil
  11. Ben de bir şeyler yerken genellikle üzerime dökerim. Yeme esnasındaki sakarlıklar hususunda beni geçemezsin. ahahaha.

    YanıtlaSil
  12. Derin bir ah çektim içim yandı diyor ya şarkıda da.
    bende de yandı , bol bol kahve kokusu girdi, çarpıntı yapmasın ? :)
    şarkı bomba.

    YanıtlaSil
  13. Şarkı... aynen, mütiş.
    Kahve kokusundan olmaz bir şey, kırk yıllık hatır da yapmaz, kokusu bir kenara kıvrılıp seyreder geçenleri, zamanları, zararları, kahkahaları, falanları, filanları.

    YanıtlaSil
  14. sen nerdesin be, ayol, jack, beyza, yov yov.

    YanıtlaSil
  15. Jack deyince kokusu benim çeker de koşarak gelirim mi diye düşündün sen bakayım? ahahaha.

    YanıtlaSil
  16. koşarak gelmişsin gerçekten de :) beyzanın zaaflarını biz iyi biliriz :P

    YanıtlaSil