Akrep yelkovanın tepesine tepesine binerken sesini çıkartmadı dakikalar, gün ağardı saygısızca gözlerden çekilen hayat ışığında. Zararından dönülemedi ki kâra ulaşsın vücutlar, zamanı tutamadı ki ellerinde düştü yere kitabı baş ucundan. Kelimeler etrafa saçıldı, sarmaşık olup rüzgarın boynuna dolandı, dolu gibi yağarken tepesinde gözkapaklarına yığıldı. Bir sessizlik... sonrası hayaller kumpanyası. Sonra bir şap sesi, arka masada yemek yiyen adamın hayvanlığı!
Hayat bir akrostiş şiir olsaydı satırları dolduramazdı kelimeler, o kadar sakar ki koysan tepsiye dökülür telvesi kahveden. Koşsa orman gibi, dursa bir ağaç gibi, kalsa bir dağ gibi, baksa bir bulut gibi gözlerine yeniden, o zaman düzelir; hatta üzerine geçirir şapşal bir kukuletayı pembeden. Bir not bıraksaydı ya zaman gitmeden, akrebi suda boğup yelkovanla süslerken bir tabağa koyup dondurmayla sunsaydı ya önüne, üç kilo kadar anlam getirseydi bakkaldan alıp ömrüne. Veresiye defterini kapatsaydı ölümüne. Haraç kesmeyi deneseydi gün dönümüne. Öf ne diyor bu kız, deli mi ne?
Pandora'nın kutusundan dansöz çıktığı günden beri Frodo eskisi gibi değil. Joker desen, 51'de okey atarak elindeki full house'u bozan bir blöf canavarı sanki. Hannibal ise, maskesinin altından biber gazı yediği gün vejeteryan olmaya karar verdi. Tony, montunu giyip işportaya çıkmıyor eskisi gibi. Tyler sigarasının dumanına sarmaya devam ediyor karizmasını, Jack teknesini çıkartıyor semaya, seraya, seraba, sehpaya. Ama sehpaya koyma onu, pislenir hemen, indir onu aşşşaaaaa.
Serzenişe geçirirken ruhunu ipi alıp cambaza uzattı, cambaz da cırlayıp yanından koşarak kaçtı. Anlamadı başta, kelimeleri dengelerinden ayırdı, anlamadı başta, kelimeleri anlamlarından sıyırdı. Anlamadı başta, sonra anlamak da istemedi, bıraktı. Anlamını anlamıyorsa bundan sonra anlasa da anlamlandıramaz dedi ve tekerlemelerden tekerlemeler tüketerek tekerleği yeni icat etmişçesine yuvarladı cümleyi, sonu 9 ya sonuçta, ondan.
Bam teli, gam teli, ses teli, gitar teli, maymun teli, evrim bedellisi.
Ôf ne diyor bu kız, deli mi ne :))) Blog linkindeki cümleyi bkz olarak dahil ediyorum efenim yorumuma. Ve bir soruyla bitiriyorum, Jack neden yok bu yazıda? :))
YanıtlaSilpandoranın kutusundan keske dansöz cıksaydı ama malesef kotulukler cıktı dunya iyi olaydı iyi olurdu bence:) sevgiler canım
YanıtlaSilBir sessizlik... sonrası hayaller kumpanyası. Sonra bir şap sesi, arka masada yemek yiyen adamın hayvanlığı!
YanıtlaSilDaha iyi olamazdı. :)
çok sinematik bir yazı ahhah. Pandora'dan dansöz çıkma fikri hiç fena değil :P
YanıtlaSilKahrolsun bağğzı şeyler.
YanıtlaSilexDarko: Yeni ismini beğenmedim. S. Darko en azından bir Donnie göndermesiyle filmografik bir anlama bürünüyordu. Sevmedim bunu. Neden bilmem.
YanıtlaSilAyrıca, Jack olmaz olur mu? Sondan bir önceki paragraf: "Jack teknesini çıkartıyor semaya, seraya, seraba, sehpaya. Ama sehpaya koyma onu, pislenir hemen, indir onu aşşşaaaaa."
biricitconsungunlugu: Belki kötülük yayıldığı platodan fırlayıp uzaklara yayılır Pandora'nın el atışıyla. Pan'ı salarız hem üzerlerine. Oh, mis. ahahaa. Selamlar ayrıca.
2zler: ahahaha, beğenmene sevindim.
Serdar Durdu: Hep sen mi olacaksın sinematik? Araya biz de sıkıştıralım bazen, dimi dimi? ahahahaa teşekkürler.
safransarı: ahaha, kahrolsun.
Birinin de yeni ismini beğenin mollaahmetoğlucuğum
Silgülücük
SilSiz de kendinize yakışan isimler bulun canım. ahahaha.
Silhahaha sıkıştır tabi canım ayıpsın :))
YanıtlaSilahahaha, tabiii.
YanıtlaSilhihi :)) Bu yazıda tamamen uçmuşsun :)) hahahaaaaa...
YanıtlaSilBeyza kanatlandırır.... ahahaha.
YanıtlaSil