13 Ekim 2011 Perşembe

Ohamatör

     Kafamı meşgul eden bir sürü fikir, yapılması gereken bir sürü şey var. Fakat gerçekleştirmek için hepsini bir 200 yaşı dolaylarına kadar yaşamak şart. Reenkarnasyon da olamayacağıma göre, köşeme çekilip gözyaşlarımı yitip giden hayallerimin üzerine asit yağmuru olarak yağdırabilirim. Sümkürüklerimi üstlerine salarak kendimi bir nebze de olsa rahatlatabilirim. Ütopyalarda kaybolmuş bir dilenciyi oynayabilirim. Veyahut hayalperestlik acentesi açarak hayallerimi duygu fakiri insanlara dağıtabilirim. Bilmem ki. Hayal kurmak güzel olduğu kadar biraz da can yakıcı. Bazen duygusuz, sığ bir insan olmak istiyorum. Belki hayat daha basittir onlar için, kim bilebilir ki?


     İnsanoğlu garip bir varlık. Kedilere nankör sıfatını yapıştırıp, on aslan kıvamında nankör olanları mevcut dünya topraklarının içerisinde. Aslında onlar homo sapienslikten çıkma,  hayvanlaşmış, ten kostümlü karaktercikler. Ama ben bugün onlardan bahsetmeyeceğim. Ne gerek var herkesin bildiği konuları pişirip pişirip insanların önüne koymaya. Tıpkı bizim Türk televizyoncuların yaptığı gibi, tıpkı kimi kitap yazarlarının araksal yollarla bize kakalamaya çalıştığı cümleleri gibi. Ya da ne bileyim siyasilerin seçim zamanları değişen tavırları gibi. Yeni kampanya: Her eve bir " ohamatör " Yiha.


     Ey saç dökülmelerine karşı etkin formüller geliştiren bilim adamları, bir gün düşünce fakiri insanlara da düşünce geliştiriciler üretebilecek misiniz? Her şeyden etkilenen aciz zihinlere de kendi düşüncelerini üretebilecekleri imkanlar sunabilecek misiniz? Ya da şöyle söyleyeyim, bir şeyden haberi olmadan, rant sağlama amacı ile konuşan, maksimum sığlık minimum bilgi içeren dimağlara bir nebze de olsa akıl sunacak mısın? Etki altına giren zihinleri kurtarabilecek misin? Sorulara soru eklesem de cevap hep aynı umutsuz vaka olacak. O yüzden daha kalbine inme indirmeyeceğim bilimciğim, korkma sustum şimdi.


     Bütün bir yaşam boyunca aynı mesleğin uyruğu altına girmek bana çok sıkıcı geliyor. Belki bundandır hala bir tercih yapamamış olmam, ya da belki de sadece üşengeçlikten. Ya da şu an öksürmelerimin zihnimi köreltmesinden. Belki de baş ağrısının düşünce yetimi ele geçirmesindendir. Hırsız var yetişiiin, düşünce yetimi çalıyorlaaar! Dil küfürsel işleve geçiyor, klavyeden çekiyorum parmaklarımı buraya da sıçramasın diye. Öperem sizi.


     Acaba ağaçlar gibi biz de yüzyıllar yaşasak sıkılır mıydık hayattan? Yoksa yüzyıllar geçmiş olduğu halde hala doyamamış mı olurduk? Kesin doyamazdık, sömürdükçe sömürmek isterdik yaşamı. Çok şerefsiziz lan biz.

2 yorum:

  1. Kelime haznen gayet iyi ama kullanamıyosun, savurganlığınla israf ediyosun...

    YanıtlaSil
  2. Salaşlığım kalemime de yansıyor demek kii.

    YanıtlaSil