17 Mart 2013 Pazar

Anlamsal Kargaşanın Kargaları

     Nitelendirişindeki cüretkarlık onu Cüneyt Arkın yapıyordu sanki, belirsiz bir gelecekti geleceğe dönüş hikayesini parmaklarına geçirdiği o görünmez kalemin ışığında yazıyordu belki de. Görünenin ötesine geçtiğinde o görünmezlik pelerinini Harry Potter'dan çaldığı için bir pişmanlık duyası da gelmiyordu, gelirini giderine bölüp ortaya çıkan rakamsal dağınıklığı bir türev alma işlemine soktuğu bilimsel hesap makinesiyle bölümlerine ayırıyordu. Trablusgarp'ta bir garbı önleyesi geliyordu sonra, hesaplamalar içine bir savaş bırakıyordu sanki. Kafiyesel hissiyat, hissiyat-ı kafiye derler geçmiş zamanda yaşayan o naif cüretkarlar.


     Bilinçaltının bağışıklık sistemine soktuğu sözcüklerin içine yatırdığı toprak parçasıydı, hiçbir okyanusa kıyısı yoktu, kim bilir demokrasinin geldiği Tunus'tu bulunduğu nokta. Sahara Çölü'nü geçerken karşılaştığı kutup ayısına yolu sora sora Mısır piramitlerine ulaşmıştı belki de. Ayı ile yoga yapıp Ayı Yogi'ye saygı duruşuna geçmişti. Saygının kenarlarına dolanmış kaygıyı baş ucu kitabı yapıp geceyi öyle geçirmişti sonra. Güneş çökünce yumulan rüzgarın paramparçalaştırıcı dalgalarını hissederken suratında, Mikail'i düşleyerek, "Burada olsaydı, kim bilir, neresi olurdu burası." diye kavramlayamadığım boyursal düşünceleri soğukla bütünleyip öyle sunuyordu rüzgarın dudaklarına.


      Dolma kalemin doldurulmuş duygularını kağıda dökerken mürekkebin akış hızını Nil'in debisiyle çarpınca, Nil Karaibrahimgil'in XL şarkısındaki sözlerin karıştırılmış hali bilinçaltı kapakçıklarına mesaj mahiyetinde bir dalgıçlık kursu kuruyormuş. Dalan gözler, beyin hücrelerini öldürmesin diye birkaç taktikle bilinçaltı savaşçılarını yolluyormuş zihnin kuytu kenarlarındaki o bilinmeyen köşelerin uç noktalarındaki pixel yoğunluğuna.


     Eski bir şarkının, dönen bir plağın, takılan bir kasetin, çizilen bir cdnin, delinen bir ruhun, devinen bir melodinin varlığını hissettirmeye çalıştığı kalabalık bir gürültü müsvettesinde, müsvette kağıda not aldığı notalarıyla yeni bir melodi icra edebilen biriydi o, uzak olduğu vücutlara yakın gibi yapardı ruhları, ruhların içine yerleştirdiği gprs ile yerlerini tespit edip doğru yolu nefs-i müdafaa yapalım diye yanlış yolla karşılaştırırdı. Yanlışını doğrusunu, yokluğundan bulduğu varlığından hissettirirdi. Var olmadan çünkü; yokluğunu da bilemezsin.


     Hayalinin gücünü ıspanak yiyerek tamamlamaya çalışan temel içgüdü serisine reislik yapan Panama suyu, doktorasını cebelleşen Tarık'ın boğazına yumru olan ukteyi çıkartarak yapmayı amaçlıyormuş. Olmayan kursağına takılan sözcükleri cımbızına alıp, sonra bir Çin yemeği olarak Sushi-Co'da servis yapacakmış, hamaratmış da kendisi. -miş'li geçmiş zamanların beceriksizliğine kapılıp içine açtığı çiçekleri tarlalarına diktiği insanlardan koparıp dış mekan olarak bellediği gökyüzünde bir balonun ipine bağlayacakmış. Zeplinlerini yitirdiği yeni zelandalı bir şarkıcının yükselişine atfedecekmiş sonra geleceği. Gelecek çok gelmeden, o gitmeliymiş belki de.


     Anlamsal kargaşanın kargalarını kovalayanın burnu devenin bale pabucundan kurtulmazmış, palyaço olarak kızarık burnuna kombinlediği yuvarlağın iç enerjisindeki yoğunluğu potansiyel bir psikopat olarak dışına yansıtırmış belki de. Gülümseyerek yaydığı kinetiğini devrelerini bozarak alırsa da hayat, o da "ohmmm" diyerek bir yoga hareketiyle uçan tekmeyi suratına geçirmiş zamanın. Çünkü zaman bile bazen çok fazla zam alırmış.

Her dinleyiş ilk dinleyişteki gibi çok tatlı. 10. yılında hala taze.

9 yorum:

  1. sen neredesin yav beyzacım?özlettin..

    YanıtlaSil
  2. Ben de bilmiyorum..... ahaha. Buradayım burada.

    YanıtlaSil
  3. ara ara bakıyordum yeni yazın var mı diye, dönmüşsün demek :) bu yazın da kendi alanında uzmanlaştığının ispatı gibi. he tabi bu alanda rakibin var mı onu da bilmiyorum ahaha

    YanıtlaSil
  4. ahaha bilmiyorum ben de. Teşekkürler film-i blogger.

    YanıtlaSil
  5. kelimabaz dönmüş.
    ay baz deyince aklıma kimya geldi.
    :)

    YanıtlaSil
  6. Aman aman, gelmesin o lanet. ahaha.

    YanıtlaSil
  7. yazın bana 'belkim bir kertenkeleyim' şiirini anımsattı:)
    sevgıler beyzacım:)

    YanıtlaSil
  8. Ben de bir kertenkeleydim belki kahpe rüzgarında salınan hayatın... ahaha.
    Sevgiler biricikçiğim.

    YanıtlaSil