17 Ocak 2014 Cuma

Filleri Sevin, Bir Onlar Hortumlamaz

     Bir kibrit yakıp yağmuru ateşe vermeye çalışan bir Adele melodisine evrimleşesi geliyor insanın. Neşesi içine kaçıyor ve derecesi, dereceli silindirle bile ölçülemeyecek hale geliyor. Kısa cümlelere mahkum olup, Şebnem Ferah'a bir atıfta bulunuyor fark etmeden. - yor'lu şimdiki zaman yanılsamalarında zamanın içinde ilerli li yor. -
 

     Ama ben, kısa cümlelerin fink attığı bu paragrafların ortasında Road Runner gibi dinamitten kaçmaya çalışıyorum, keyfimi kahyasından ayırıp kara kedi figüründe dans ediyorum ortalarında, perende atarak uzaklaşmayı amaçlıyorum kafasından. PAT. Yere düşüş değil, göğe yükseliş sesi efekti bu. Amaan, efektleri bir kenara ayıralım şöyle, pirinç ayıklar gibi, biri yatağında gece sayıklar gibi. Senin hissettiğin hangi ses cümbüşünden fırlayıp kıvrılıyor yüreğine, bir fısıldasana. Hayat, seslerini zihinden geçen arabaların kornalarından değil yürekten aldığı melodilerin nota zulalarından çıkartıp enstrümental formda bilinçaltının orkestrasına çaldırır, hissetmesini bilirsen arada iki piyano dokunuşunda onu sana yaşatır ve içinde yoğurt kıvamında yoğurarak seni huzurun 12'sinin ortasına fırlatırmış. Vokali sen olmazsan, bütün şarkılar güzel. - Tenzihleri tenzih ederim tabi. -


     Bu bulandığın, geriye düşmüş zekanın sinek ısırığı boyutuna dönüşmüş devasa kırıntılarının; karga sesinle söylemeye çalıştığın Kate Bush şarkılarının; nikotinsiz sigaravari tavırlarının; çiftçisi olmadan meyvesini çaldığın haram lokmalarının; söyledikçe sömürdüğün o tatlı söz oyunlarının; karambolde kapişonundan çıkartıp fırlattığın kalleş kurşunlarının; inanması dahi eğlenceli olmayan yalanlarının; suratında eğri duran maskenin, akan maskarasanın; maskaralığa dönen alelade işlenmiş adi suçlarının - Ve geri kalanı parmaktan sonra... - üzerinden bir kamyon dolusu fil geçsin, boyasız. Sahi, bir kamyona kaç fil sığabilir ki? Beygiri içine tıkıştırdığınız arabalarınız, fil olursa daha sevimli, bence daha sevim. Filleri sevin. Hortum olup almaz sizleri içeri. Hortumlamazlar yani. Bir tek onlar, hortumlamazlar sizi. HORTUM. HORR.


     Geri vitese almış gibisin hayatı, üçe takıp dörtle dans etsene be, hayatım. Yo bu sefer saklayamadın benden, gece görüşü gözlüklerimle deştim içini ve kaçırmaya çalıştım o hüzün dolu hislerini senden. Kanadını cami avlusuna bırakan bir kuş gibisin, uçmaktan dahi vazgeçmiş. Kaçamazsın artık yaşamaktan, daha fazla direnme ve gülümse artık, şapşal.


     Klavye akıp gidiyor bu ekseni kayık doğruların üzerinde, ben de peşinde Jerry'i kovalayan Tom gibi koşup savruluyorum, istemli. Cebimde ne varsa döküyorum önüne hayatın, bir baksana ne kaldı? Hiç olmayanların hatırası, biriktirdiğin hayallerin yok olmuş tortusu, koşun yangın var gari hanımlar, ben müendisim açılın ateşin sıçrayış menzilini hesaplayıp rüzgara çarparak içinden geçireceğim zamanı. Ama her yangını hesaplayamazsın, bazen kıvılcımları gizlice dağlanır.


     Kop gel şu iç içe geçmiş doğruların sürüleşmiş koyun psikolojisinden. Türevinde nice integraller gizli, sen görmek istersen karşında hepsi çırılçıplak. Göz görmeyi bilince, ruhlarımızın kataraktları akar gider, hatta yerine çikolatalı sufle bile ikram eder. Düşün bir az, görüntülerini kafanın içinde canlandır ve oturup yıkılışlarını seyret, domino taşını atıp kafalarına bu iskambil destesinden bir kağıt seç ve bırak, tahmin etsin bu hayat. Nasılsa bilemeyip rezil olacak, sen gülümsediğinle kal.


     Bozuk bir plak gibi değil, iğnesi kırılan bir pikap gibi değil, bir duble sevda gibi eğil, bir nebze kitap gibi seyirt, bir katre yağmur gibi sevin, bir avuç hatıra gibi gerin ve tokatı yapıştır suratına; çünkü azına değil çoğuna talibiz bizler.


Gözlerini sansürlesen iyi kız aslında.
Cırtlaklığın güzelliği. 
Biz de cırlıyoruz, acaba böyle çıkar mı ki?

9 yorum:

  1. haha :)) Filleri sevelim o zaman :)) Elif Şafak'ın yeni kitabının kapağında da fil var galiba aklıma geldi :) Mimar Sinan'ı ve dönemi anlatmaya çalışmış. Okumadım henüzzz..

    YanıtlaSil
  2. Road Runner in yaşamı kadar hızlı ama bombasız olsa yaşam,Fillerin değilde siyasilerin ve hortumcuların bol bombalı yaşamlarını izlesek..hihi hiii ! bak benim suçum değil senin yazın getirdi tüm bunları aklıma...keyifle de sırıttım wallaaa!

    YanıtlaSil
  3. Ahu: ahahah evet fil orada da var. Filler her yerde!
    Ben de okumadım.
    Elif Şafak'ı severim; ama tarihsel kişilerden nem almaya çalışması çok hoş değil; misal Mevlana. Bakalım, bu sefer neler yaptı?

    Ceren Deren: Güzel şeyler getirmiş ama aklına. ahahaha. Altına "keşke" denilesi.
    İyi sırıtışlar, ne mutlu sırıttırdıysam.

    YanıtlaSil
  4. vay vay baştan sona çok iyi bir yazı olmuş bu.. son paragraftaki kafiyeyi de çok sevdim. eline sağlık beyza :)

    YanıtlaSil
  5. ahaha teşekkürler filmist. Senin de okuyan gözlerine sağlık.

    YanıtlaSil
  6. bush a cırlak diyon ha iyidir o yaaa eski tüfeng o.

    fiilleri ben de severim ama hortumlamak fiilini değil tebi.

    filler hortumlamaz ama hatırlar.

    söle şimdisene bu yazının anafikri neydi.

    :)

    YanıtlaSil
  7. Cırlak; ama iyi yönde. ahaha.
    Ana fikri olmaması, ana fikri gibi diyebilirim. Ama yazının gidişatında birkaç tane ana fikir çarpışıyor gibi gözüküyor. Ufak kişisel çıkarımlar, ucundan sosyolojik bir analiz ve biraz ortaya karışık pozitif düşünce iteklemesi. Satır araları, yazıyı ele geçirimiş de olabilir. Bilmem ki, her şey olabilir. ahaha.

    YanıtlaSil
  8. ihihihi, kafan karışık senin ha ha haaa.
    :)

    YanıtlaSil