Astral seyahate çıkmış bir astrolog gibiyim bugün. Garip bir uyum, kahkahalıyken kahından alınan bir hüzün, hüzünlüyken ü'lerinden kapılan bir tebessüm falan. Entelektüel kaygılara entegre olmuş bir haldeyim belki, sözcükleri ortak bir paydada toplayıp sunamıyorum önünüze, aslında sunmak istemiyorum, bir nihilist kafasıyla nispetleniyorum sevaplara, bir üffürükçü tükürüğüyle ulaşıyorum evrenin aslına, bir sözcükle zıplıyorum aklına, bir tebessümle sırıtıyorum ekrana ve bir "miniminibirler çalışkanikiler" jeneriğiyle dans ediyorum kafanda. Bidibidibıım. Ne kadar işlevsel hatunum be. Utanmasam kendimi Amy Winehouse'un varisi ilan edeceğim, o derece ileri boyutlarda kendine bir aşiret kurdu egom, durum iyi değil, durum kötü de değil, aslında bir durum da yok, yahabibi, yardım et!
İnsanoğlu insankadınlarıyla birlikte olup dünyaya insanlıktan çıkma insan sıfatlılarını getirdi. Görsen, eminim yani bundan, "Leyleklerin bu işte bir parmağı olmalı ya da bilemedin en kötü gagası." diyeceksin. Ya da "Hık demiş bülbülünden düşmüş, yalilili." falan. Aslında leyleklerin emektar ruhunu, çalışkan kanatlarını küçümsememek gerek, zamanında filmlere az beyaz çarşafa bağlanmış çocukları getirmediler. Sektörün en işlevselleri, doğuştan Redbull'lu, kanatlısından orıncını kidine bağlamışlı, tatlı mı tatlı, biraz hoyratlı tiplemeler. - Eminim leylekler okuyabilse buralarda delicesine, boyutları aşacak bir şekilde, duygularından taşan denizleri tutamayarak yağmurlarını akıtırlardı. Ama bizler için - ben de dahilim buna - "Ya ne diyorsun kızaaağm, ana fikre gelsene artık." mızmızlanmaları....... evet evet duyar gibiyim. Bu arada ana fikir demişken, ne güzel demiştir klavyem "En güzel tema, ana fikirsiz tema." diye. Hatun bütün felsefeyi avuçlamış resmen, bana da karşısında telefonu kıpraştırmak kaldı sadece. He bir de, Anathema var ama onun konumuzla bir alakası yok tabi. -
Havanın dengesizliği gömleğimin kollarını yukarı sıvazlayıp ardından aşağı bırakmama sebep oluyor. Siyasilerin dengesizliği sinirlerimi yukarı hoplatıp iki sek sek oynadıktan sonra aşağıya helikopter böceğiyle indiriyor. İnsanların dengesizliği siktir etmekle etmemek arası bir konuma yönlendiriyor beni. Bu kadar dengesizlik içinde dengemi kaybedeceğimden, dengesizliklerimle kurduğum dengeyi yitireceğimden korkmaya başladım sanırım. Dengelerimin delegeleri arasındaki anlaşmada geçen bir maddeyi söylemeliyim sizlere. "Bırakın, yeter ki bırakın zihnini, o her yere ulaşır. Bırakın, yeter ki bırakın kendinizi, o sizi her yerlere ulaştırır." Kendimi bir İETT şoförü, bir taksici, bir kaçak süpürgeyle insanları gökyüzünden gökyüzüne götüren "ulaştırmacı hayalperest" gibi hissetsem de iltifat-vari bu yaklaşımdan ötürü delegelere bir tebessümlük aydiya yollama kararı aldım. İnternasyonelliğimi in/on/at'ler vasıtasıyla aktaracağım. Araya puropozisyonlar, purodan çıkan dumanlar falan da ekleyebiliriz. Bilmem ki, gidişat nereye götürürse artık.
Arka kapıların ardında, arka sokakların arkalarında, arka sıradakilerin zihinlerinin ardında topladım kadroyu. "Benim arkam sağlam oğlum, bir sürü arka tanıyorum." dedim sonra. Şöyle bir gözlerini kıstı, dudaklarını kıpraştırdı, ardından "Arka sokaklardaa neler oluyooor?" dedi. Sonrasında, melodik tecavüzden ötürü, kirlenmiş hissettim kendimi. İlk işim bir kulak temizleyicisi almaktı, zaten polise gitsem "Senin isteğinden ötürü, senden ötürü, sendeeen." muhabbeti keseceğinden ben de ümidimi kesip kestirmeden gitmiştim yoluma. Kimse "Beyza'nın Yolu" diyecek kadar önemsememişti bunu. Ben de "Adını 'Delicesine Girdiğim Bu Yolda Tek Destekçim Türk Havayolları, Tek Rakibim Havadaki Polenler, Tek Umudum Sağlıklı Sigara, Tek Sonucum Tebessüm ve Laylaylay' Koydum" Duyanlar, öncelikle duyduklarına pişman olmuş gibi oldular. Sonra oha falan oldular. Sonra da yok oldular. Kovaladıkça kaçan ateş böceği oldular; ama tek farkla onları kovalayan yoktu aslında. Esasında böcek familyasından "ateş"e münhasır da değillerdi, olsa olsa "bok" olurlardı, onlar için biçilmiş kaftan. Selamlar kaptan!
Kısacası; bir kısalığa bağlanamayacak kelimeleri zihnimin projeksiyonundan buralara yansıtmak isterken anlam kaygısına, anlam kaymasına, anlam haşırtısına sebep olmuş olabilirim. Klavyemde büyük hissediyorum, zihnimde kaygılar, suratta tebessüm, ağızdan çıkan dumanlar, sonra bir de siyağsun. - Karadeniz şivesinde söylenen bir söz gibi görünen bu kelime, aslında internasyonelliğimden fırlama bir "See you soon."dur. - Öptüm, gömdüm, gördüm, bir zamanlar döldüm, büyüdüm ve gördüm ve öldüm ve gördüm ve öldüm sonunda hortladığıma inandılar ben yine öldüm. Gömdüm. Gördüm. Göldü umutlarım, sövdüm. - WTF'lar havada uçuşurken, kaçtım ben. -
Sadece Bir Tık ile Devamı Ekranınızda Tatatam! »
İnsanoğlu insankadınlarıyla birlikte olup dünyaya insanlıktan çıkma insan sıfatlılarını getirdi. Görsen, eminim yani bundan, "Leyleklerin bu işte bir parmağı olmalı ya da bilemedin en kötü gagası." diyeceksin. Ya da "Hık demiş bülbülünden düşmüş, yalilili." falan. Aslında leyleklerin emektar ruhunu, çalışkan kanatlarını küçümsememek gerek, zamanında filmlere az beyaz çarşafa bağlanmış çocukları getirmediler. Sektörün en işlevselleri, doğuştan Redbull'lu, kanatlısından orıncını kidine bağlamışlı, tatlı mı tatlı, biraz hoyratlı tiplemeler. - Eminim leylekler okuyabilse buralarda delicesine, boyutları aşacak bir şekilde, duygularından taşan denizleri tutamayarak yağmurlarını akıtırlardı. Ama bizler için - ben de dahilim buna - "Ya ne diyorsun kızaaağm, ana fikre gelsene artık." mızmızlanmaları....... evet evet duyar gibiyim. Bu arada ana fikir demişken, ne güzel demiştir klavyem "En güzel tema, ana fikirsiz tema." diye. Hatun bütün felsefeyi avuçlamış resmen, bana da karşısında telefonu kıpraştırmak kaldı sadece. He bir de, Anathema var ama onun konumuzla bir alakası yok tabi. -
Havanın dengesizliği gömleğimin kollarını yukarı sıvazlayıp ardından aşağı bırakmama sebep oluyor. Siyasilerin dengesizliği sinirlerimi yukarı hoplatıp iki sek sek oynadıktan sonra aşağıya helikopter böceğiyle indiriyor. İnsanların dengesizliği siktir etmekle etmemek arası bir konuma yönlendiriyor beni. Bu kadar dengesizlik içinde dengemi kaybedeceğimden, dengesizliklerimle kurduğum dengeyi yitireceğimden korkmaya başladım sanırım. Dengelerimin delegeleri arasındaki anlaşmada geçen bir maddeyi söylemeliyim sizlere. "Bırakın, yeter ki bırakın zihnini, o her yere ulaşır. Bırakın, yeter ki bırakın kendinizi, o sizi her yerlere ulaştırır." Kendimi bir İETT şoförü, bir taksici, bir kaçak süpürgeyle insanları gökyüzünden gökyüzüne götüren "ulaştırmacı hayalperest" gibi hissetsem de iltifat-vari bu yaklaşımdan ötürü delegelere bir tebessümlük aydiya yollama kararı aldım. İnternasyonelliğimi in/on/at'ler vasıtasıyla aktaracağım. Araya puropozisyonlar, purodan çıkan dumanlar falan da ekleyebiliriz. Bilmem ki, gidişat nereye götürürse artık.
Arka kapıların ardında, arka sokakların arkalarında, arka sıradakilerin zihinlerinin ardında topladım kadroyu. "Benim arkam sağlam oğlum, bir sürü arka tanıyorum." dedim sonra. Şöyle bir gözlerini kıstı, dudaklarını kıpraştırdı, ardından "Arka sokaklardaa neler oluyooor?" dedi. Sonrasında, melodik tecavüzden ötürü, kirlenmiş hissettim kendimi. İlk işim bir kulak temizleyicisi almaktı, zaten polise gitsem "Senin isteğinden ötürü, senden ötürü, sendeeen." muhabbeti keseceğinden ben de ümidimi kesip kestirmeden gitmiştim yoluma. Kimse "Beyza'nın Yolu" diyecek kadar önemsememişti bunu. Ben de "Adını 'Delicesine Girdiğim Bu Yolda Tek Destekçim Türk Havayolları, Tek Rakibim Havadaki Polenler, Tek Umudum Sağlıklı Sigara, Tek Sonucum Tebessüm ve Laylaylay' Koydum" Duyanlar, öncelikle duyduklarına pişman olmuş gibi oldular. Sonra oha falan oldular. Sonra da yok oldular. Kovaladıkça kaçan ateş böceği oldular; ama tek farkla onları kovalayan yoktu aslında. Esasında böcek familyasından "ateş"e münhasır da değillerdi, olsa olsa "bok" olurlardı, onlar için biçilmiş kaftan. Selamlar kaptan!
Kısacası; bir kısalığa bağlanamayacak kelimeleri zihnimin projeksiyonundan buralara yansıtmak isterken anlam kaygısına, anlam kaymasına, anlam haşırtısına sebep olmuş olabilirim. Klavyemde büyük hissediyorum, zihnimde kaygılar, suratta tebessüm, ağızdan çıkan dumanlar, sonra bir de siyağsun. - Karadeniz şivesinde söylenen bir söz gibi görünen bu kelime, aslında internasyonelliğimden fırlama bir "See you soon."dur. - Öptüm, gömdüm, gördüm, bir zamanlar döldüm, büyüdüm ve gördüm ve öldüm ve gördüm ve öldüm sonunda hortladığıma inandılar ben yine öldüm. Gömdüm. Gördüm. Göldü umutlarım, sövdüm. - WTF'lar havada uçuşurken, kaçtım ben. -
Hey Nilly. Dets guğııt. - Böyle gırtlaktan İngiliz aksanı -