Gözlere dökülen yorgunluğun kırıntılarını takip ederek kendilerine yeni bir gerçeklik bulacağına inanan hayalperestin, umutlarına yerleştirilen bigudili atom bombasını patlamaktan kurtaran atom karıncanın yardımseverliğine sahip olan sigaranın dumanına sarasım var merceğe yatırılmış insan kalbini, boştu kimisinin merceklerde görülen gerçekliği, yakınsak olsa dahi içine girdikçe dışına kaçası geliyordu insanın, kapıları üzerine kilitleyip dışarıdan bağırarak kovmak, kovarken de kelimeleri zırvalayıp yeni sözcükleri çıkartası gelioyordu lisanı kabarık pastası yamalı gözleri kanamış, zaafını zarfa kaldırıp üzerine Hogwartz mührünü koyan o bakışları uzaklarda süzülen sigaranın dumanına takılan sis dumanında kendisinden bir parçayı yitiren o sessiz gemideki sesli kalp çatırdamalarına.
Yazdıkça başı unutulan cümlelerin bağlandığı yüklemlerin asonansında yitirilen ritmin, musikiye yanaşmış bir şiirin Ahmet Haşim'in kulaklarını çınlatmasındaki evrensel topografyanın tapusunu elinden kaçıran bir hayal tacirinin, yüksek sesle frekansını periyoduna böldüğü bir ses karmaşasına doğru akıtılan kelimelerinde bir sessizlik var. Kanıksanmış yargılarından sıyrılırsan; dokunsan gözyaşlarını duyabilirsiniz satırlarında; ama mutluluktan mı hüzünden mi bilemezsin onu, o yüzden başını unutup cümlenin sonundaki yüklemi kafanın içindeki sincaplara fırlatıp çift kale maç yapmaya bakmalı en iyisi. Çünkü, 90 dakikaya gerek kalmadan 90 saniyede bile anlaşılır ruhlar. Kamuflaj tropaj geçirmemişse üzerine tabi.
Unuttuğumu unuttuğum şeyleri unuttuğumu fark ettiğimde hafızamın unutma - hatırlama paralel eğrisini çakıştırarak eğimlerini sıfıra eşitlediğimi anlıyorum. Nöronlarımın analitiği geometride "yamuk" diye nitelendiriliyor sanırım, sanrılarım da kare olsun, sancılarım da dikdörtgen, sandıkta da bir hazine, içinde bir kase böğürtlen....... İçimdeki bu kafiye canavarını alıp üzerine karamelli dondurma dökesim geliyor, hayatı orta yerinden sökesim, sonra beş numaralı tığ ile yeniden dikesim, dikmeyi beceremediğim için terzi çağırıp onun suratına bardağın dolu tarafını düşüresim, sonra gidesim beş dakikaya gelesim, şarkılarla dönesim döndükçe başıma sövesim sövdükçe nefesi sökesim. Hep bir sökesi. - Son bir kafiye kaldı, onu da yapmayıverip sizlerin hayalgücüne havale ediyorum; ihaleyi kazandınız. -
Yazmak için konuya ihtiyaç duymayan tatlı klavyelerin tokuştuğu semalarda yıldızların selamını alıp getiren bir sevap kazanırmış, serap görüp bütün yıldızları kaçırırmış. -mış'lı geçmiş zamanın dedikodu ekini alıp tahtalı köyde duşa sızdırırmış. Kurutma makinesiyle saz çalıp rüzgarla samba yaparken adımları hep kaçırırmış. Aksak melodiyi aktardan satın almaya kalkarsa olacağı bu. Aksakallı dede Gandalf da yardım etmediğinden, Frodo da dua etmeyi bilmediğinden, Harry de mücver asayı istemediğinden, Hobbit'lerin ayakları da bitten çürümeye başladığından, zaman bir bütünlüğe ulaşamayacak hiçbir zaman.
Sting is miss.
Yine saçma dolu olmuş, yine Beyzatif-kreatif olmuş :) Burton'a doğru giden bir yoldaymışsın gibi...
YanıtlaSilTeşekkürler Şavki.
YanıtlaSilSelamlar Timmy!
neyse ki çok formdasın.
YanıtlaSil:)
Bilmem, muhtemelen. ehehe.
YanıtlaSilkafiye canavarı seni ahahaha süpersin :)))
YanıtlaSilahahaha teşekkürler filmograf.
YanıtlaSilhahah filmografı da sevdim ben :) profilinde hal 18 görünüyorsun, değişmedi mi o :))
YanıtlaSil"hala" pardon
YanıtlaSil2 hafta önce 19 bitti, doğru ona bir el atmak lazım da üşeniyordum. Neyse seni mi kıracağım. ahaha.
YanıtlaSilSevmene sevindim ayriyeten.
ahaha peki sağol :))
YanıtlaSil