13 Ekim 2013 Pazar

Vehametin Vahşetiyle Velveleye Verilen Hayat

     Eski zamanlardan gelip kalbimize dokunan şarkılarda damar yolu enfeksiyonuna mahal verebilecek hatıralar gizliyse eğer, mahallenizin kuytu köşelerinde gizlenen Pan'ın labirentine açılan tebeşir tozlarını onlara içirerek kendinizi ziyafet sofrasında zafiyetini kaybeden izafiyet teoremi'ndeki görecenin içinde bulabilirsiniz. Bu görecenin bıraktığı kırıntıları takip ederek de; Sarelle fındık ezmesinden yapılmış evin yanından akan beyaz çikolatalı mocha gölününün kenarında, Doritos'un peynirlisinden imal edilen hasırın üzerinde, güneşin doğuşunu Earl Gray yetişen ağaçların gövdesine yaslanarak krakerden yapılmış üç boyutlu gözlüklerin El-CD sponsorluğundaki merceklerinden izleyebilirsiniz. Bazen hayat, acıyı tatlıya dönüştürüp arasına tuzluyu katarak ekşi bir sosla sunar önümüze, sanırım Çin yemeği sanalım diye. O zaman biz de çubuklarımızı "Hiya!" efektiyle batırmayı tercih etmeliyiz, elle yemeyiz; çünkü biz edepliyiz!


     Ah vehametin vahşetiyle velveleye verilen hayatı fazlasıyla ciddiye alan insanlık, ciddiyet cildi bozar, kırıştırır ve Hulk görünümünde bir tarantulaya evrimleştirir kalbinizi. Gerekliliği çöp kutusunun dibinde pinekleyen bir çöp torbası niteliğindedir esasında. Esaslarını eskiciden edinen, envai çeşit bir enayinin esnekliğine getirilmiş ebatta olan embesil kılıklı bir şarlatan diyebiliriz hatta onun için. Enikonu bir sonuca varmak gerekirse, konunun enini hesaplamaya uğraşmayacak ciddiyetsizlikte olan klavye, matematik problemlerini ihmal ederek fiziğe ithafta bulunan bir uçan Hollandalı tribine girmiştir, o yüzden piriviyusliğ on pirızın bıreyk. - Aaaa, Scofield nereden geldin yahu sen? -


     Havanın dengesizliğinde, ipin üzerinde amuda kalkarak dengeyi sağlamaya çalışan bir cambaz gibiyiz bu aralar. Sanırım rüzgarla dans eden güneşi taramalı tüfeğine aktaran Mikail'in eğlencesi, bizlerin dengesizliğini kendine has bir orantısızlıkla eşitleyerek, ortaya tahterevalli mantığına yakışan bir sallanış, bir fikir ayrılıkları, bir babet-bot kombinasyonu çıkartmak. Bizlerin karışan düşüncelerini iplik haline getirip tığ ile örmek, bir kazak haline getirip Paris'e yollamak, orada yeni bir kreasyon üreterek herkesin gözlerini hayranlıkla kamaştırmak, ya da sadece iki ters bir düz ilerletmek zamanı, hayat gibi, hayatın içinden, dışından, iç ters bükeyinden, belki de teğetinden..


     Sayfalarca çözülen denklemin sonucuna ulaşınca onun sıfır olduğunu fark ettikten sonraki hayalkırıklığını hayatın belirli noktalarına yayarsak, oklava ile döverek onlardan bir mantı yapabiliriz belki de. İnsan, aşçı tarafını keşfettikten sonra her şeyin güzelliğini damağına yayabilecek potansiyeli buluyor ruhunda süzülen tat zerreciklerinde. Bardağın boş tarafını yoğunlaştırarak onu tepesine kadar suyla doldurabilecek gücü içimizde bulduğunda insan, Jedi olma yolundaki ilk adımı atmış demektir. Işın kılıcı teknolojisini zihinlere aktararak duvarları yıkıp önyargıların karınlarına deşebilir, ceketini de Matrix'tekiler gibi ilikleyebilir demektir artık. Sonra o bardağı başka bardağa boşaltarak, arkadaşının uykusunda altına yapmasına sebep olabilir. Yahu, optimistik düşünce sistemi, her eve lazım. - "her eve lazım" reklam melodisini hatırlayanlar, içinden tekrar ederek bitirirlerse yazıyı zihinsel seviyede düet yapmış oluruz, müzikal etkileşim. Seveni çok, Sweeney Todd. -



Piyano çalışını yesinler. Mersiboku.
Daniel garipsoyadlı'nın bir filminin müziği; fakat filmi izlemedim; fakat şarkı gayet de güzel; fakat artık shut the fuck up. 

Aaa; iyi bayramlar bir de ayriyeten şimdiden geleceğe vaatler.

12 yorum:

  1. iyi bayramlar.
    iyi dinlenmeler bir deee.
    :)

    YanıtlaSil
  2. Kendim haricinde noktasız, upuzun cümleler kuran başka biri varsa buralarda, o kesinlikle sensin!

    Ama oldukça kuvvetlenmiş yazımın, bayıldım.

    YanıtlaSil
  3. deeptone: Hepimize, hepisinden.

    Nini Nileud: Başı unutulan cümlelerin sempatik süzülüşlerinde yüklemlerin öznelerle iç içe geçmesiyle bize bağlanan o noktasız, uzun cümleler! Çok severim. ehehe.
    Teşekkürler nini'cim, sevindim.

    YanıtlaSil
  4. Ah Allah'ım, anlıyorummm. Artık seni hızlı hızlı okuyup bir seferde anlıyorummm :)) Yaşasın beynim Beyza'ya iyice alıştı :)) Tek doz Beyza aldım, her zamanki gibi keyifle ayrılıyorum burdan :)

    YanıtlaSil
  5. ahahahaa bağışıklık kazanmışsın demek ki bana.
    Ne mutlu!

    YanıtlaSil
  6. bu da bir ytenek şeysiolsa gerek. bu tarz.. kolay diil hani.. güzel de maşallah:) hoş oluyo okuması..
    sevgiler

    YanıtlaSil
  7. güzel olmuş yine, akışkan bir yazı :)

    YanıtlaSil
  8. bir hayal kur: Ay teşekkür ederim efenim, tatlı yorumunuzla tebessümleri ulaştırdınız ta buralara.
    Tebessümler

    Serdar Durdu: Teşekkürler, hepimizin başına gelsin çikolatalar. - Alakası yok; ama akışkan deyince aklıma çikolata geldi, ne yapayım? -

    YanıtlaSil
  9. İkidir "tebeşir tozu" ve "bazen hayat"lı cümleler görüyorum, "tekrarın tekerrürüne tekir kediler gibi tekerlemelerle tekil yaklaşım." yok, sendeki saçma ben de yok ,bir deneyeyim diyerek gaflette bulundum; bu sefer güldürmedi, başka sefere süleyman.

    Bilmem ki nasıl yazıyorsun ama ben nedense böyle tek nefeste okuma gayretindeyim, kulağımda da -sevmesem de- klavye tıkırtıları. tıkır tıkır tıkır tıkır tıkır...

    Bayram zamanıymış; ee hani deliler !

    Saygıyla,

    YanıtlaSil
  10. Tekerrürler Tedavülden Kalkabilir diye bir yazım var o geldi aklıma nedense kafiyenle. Ayıptır söylemesi arada kaçamak Radikal'in blog şeysine tıklatıyorum da.... ahahaha.
    Bunlar tekerrürden ziyade farklı taraflara kayan kullanım biçimleri. "Bazen hayat" da, nasıl desem, sosyolojik bir mesaj veriyormuşumcasına bir his oluşturuyormuşçasına arada cümleye kaynayan bir kullanımımsımtrakımsı. Ya da değil. Ne bileyim yahu. ahaha.
    Maykrofon kafiyeşov.
    Tıktıktıklamalar düete çıkıyor ama kelimelerle!
    Asıl, aklı başındakiler nerede?

    Tebessümle

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hani genelde sıkılıp suçu hayat diyerek üstümüzden atarız, yahut öyle sıkılırız ki hayat Sezercik olur biz de onun karşısında şapır şupur şeker yiyen zengin çocuğu ! Öyle zamanlarda mısın diye sormuştum ama görünen o ki (görünmeyen daha mühimdir bu arada) her şey kontrol altında. Tebeşir de artık nostalji tarafındır belkim. (Bkz: Kasma hafız,kasma çıkarım yapacağım diye. tebeşir tebeşir hayat da hayat işte)

      Orada aslında "yahu ben geldim huni(honey) , diğer deliler nerede?" diye geçirdimdi içimden; dışıma çıkana değin yoldan çıkmış zahir.

      Tebessüm hep ..

      Sil
    2. Bilmem, belki bilinçaltım o seviyededir de ben fark etmeden kabullenmiyorumdur. Psikanalizler bazen çok pisler... ahahaha.
      ahahaha ya da benim irislerde ufak bir kaza yaptı keratalar.

      Sil