11 Ekim 2017 Çarşamba

Daralan Ruhu Basenlere Yönlendirmek

     Kaleme sığmıyor kelimeler teşhisi de obezli lirik anteni, bir nevi endokrini kafayı yemiş hale gelen dünyanın ruhtaki kalorileri imiş. Derileri gevşiyor kelimelerin, gözleri televizyona kitttlenirken çat diye kırılıyor gerçekliğe tahsis edilmiş hücrelerin içindeki sarmal yapıcıklar. Endoplazmik üzüme retikulümlenmiş vaziyette dumanı tüten dudaklardan süzülemiyor artık düşüncelere dair sövüşlerin tatlı dilemmaları, kıssstırıyorlar sesleri sanki kumandadan. Nerede zamanın hurafelerinden patlama dilek ağaları, bakınız ben bir dilek tuttum mumlar aleminden kovulan bahtımı geri verin de bırakayım keratayı. 


     Haydi karşılıklı kozlarla bir poz verelim ardından iki zahiri sırıtış safsatasıyla keskinleştirip bir etiket de nakşettikten sonra geleceğe bahşedelim ahmaklığımızı. Dijite ediliyoruz tanrım kaç piksel bendeki yürek bir bakar mısın? Tuş kilidimi bozdum sanırım dışa kapandı sanrılarım. Canhıraş bir dehşet vukuat sahibi bu aralar duygudurumda rokfor peynirli zelzeleler, ebemkuşağından fırlama silkeniş halleri ortaya serili görüntüler filan var.


     Taaam seni düşünürken rastgeldiğim bu evrenin biyometrisinde kaç oksijene bedelsin de katlediyorsun hislerin feriştahını? Hayatın hangi aksamında böyle aksıyoruz kendimizden de yönü bulamıyorum, yer bildiriminden konum çıkmıyor ıslak zeminde kayınca şaftı. Tayini çıkan sözlerin tamiri bıkan özveride mi ya da bu düzlemde eğrilen girdilerin suratında oluşan bir tekmede mi saklı? Diyet evrenindeki çikolata gibi yasaklıyım hüzünlerine hayat, damakta sevimli olsan da basende müebbet mahkumiyetin var; yemezler – yanaktaki çikolata parçasından selamlar! –.  


     Sözcüklerin tütsülenmiş buharında cızırdıyor dağılmış yüklemler, mangal yüreği közlenmiş dünyanın kömürlerini harlamak için olabilir. Havayı da kendimize benzettik o da bizden; bizim gibi dengesiz artık, öyleyse atmosferlerden yağdır üzerime canım birazcık şansın kırıntılarını da çivileyelim bunu tarihin tahterevallisinden ruhumuza.


     Taşıyor kelimeler, dairesel hareketlerle fokurduyor cümlelerin etrafında. Bir cadı gibi kazanımda çalkalıyorum hepsini ve çekip buharını kana karışıp savruluyorum göklerin aykırı boyutlarında. Yönü tayin eden tükürüklü parmağı kaldırıp bakıyorum tadına rüzgarların, haritaları parçalanmış kalbimin içinde hiçbir hücrede küs kalmamış da pusula hangi yönü göstereceğini bulamıyor sorun bu güneyin kuzeyi dışlamasından ibaret; batının doğuyu ezme çalışmasından ya da sadece salatama maydanoz karışmasından. 
     Daralan ruhu basenlere yönlendirip bardağın dolu tarafıyla gargara yapasım var.


Deliliği bırakıp kopup gitmeyen Nil, napaysın?

11 yorum:

  1. Daraldık, sıkıştık valla. :)
    teknoloji, büyük şehir... :(
    ben de beklerim sayfama :)

    YanıtlaSil
  2. Merhaba blog keşif etkinliğinden geliyorum.
    Blogunuzu takibe aldım.
    Banada beklerim.
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  3. Deep'in tanıtımıyla sizden haberdar olduktan sonra,
    Merhaba :)

    YanıtlaSil
  4. Benim de bardağın dolu tarafıyla gargara yapasım var vallahi:)
    Ne hoş bir paylaşım olmuş.
    Deep sizden bahsetti ben de merak ettim ve geldim.
    Takipteyim bana da beklerim
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  5. Deep,önerdi ben de sizi takibe aldım tabi ki :) Hoş geldiniz aramıza :)

    YanıtlaSil
  6. Kafa Dergi: Hey isim tanıdık geldi, yorumlarda tarayınca 3 yıl öncesinde ismine rastladım, tekrar hoş geldin o zaman!
    Cümleler böyle çaprazlama bitince hoş durmuş yalnız.

    incidennotlar, Acemidemirci, Daha Mutlu Yaşam: Gözlerde dans eden kelimelerin klavyedeki yansımalarından hepinize merhabalar, hoş geldiniz; ben de hoş bulurum bilmukabelede heyhat!

    Düş Tasarımcısı: Teşekkür ederim, yüze bir tebessüm ruha bir hoşluk katabildiysem ne mutlu.

    YanıtlaSil
  7. Ben de Deep'ten geldim, gargara bazen iyi geliyordu eskilerden ama artık bakteri türleri çoğalınca fayda etmez oldu sanıyorum. :)

    YanıtlaSil
  8. Hoş geldiniz, yine de bir faydası vardır belli olmaz bu işler.

    YanıtlaSil
  9. Selamm Deep'te gördüm sizi hemen geldım. bende beklerim takipteyim :) emeğine sağlıkkkk

    YanıtlaSil
  10. Her ne kadar bardakta bir damla bile olsa bazı felsefik ve sosyolojik söylemlerde umutlar türetilir. Ama reel kalıplarda insanlar hep o bardağın hacmine dolduran boşluğa örer. Ama yine de olsundu.

    YanıtlaSil
  11. Mutlu Yaşam: Merhaba.

    Ruhsuz Atmaca: Yine bir bardağın boş tarafına odaklanış hali... O zaman gerçeklik ile o felsefiklik - garip bir kelime oldu ama ahaha - karışımı bir ilişki var sanırım bardakla aramızda. İyi olduğumuz da oluyor alıp onu parçalayasım da.

    YanıtlaSil