1 Ekim 2017 Pazar

Erguvani Bir Angutluk

     Hasenatın hasatında, saklı hasetinin hasılatını kapmaya çalışan mahluk-u şarlatanların işediği denizi sahiplenme çabalarında erguvani bir angutluk, böyle ekşimiş güneşin evlat edindiği lanet edici bir yapışkanlık var gibi. Bulanmış düşünceleri bulaşık makinesine atsak bulantısı geçer mi bu ambiyanstaki pisliklerin? Hey mösyö, kelimelerimi daha lanetlere çevirmedi mi hislerin? Sanırım gökyüzünde bir telaşı sezinleyen yıldızlardan atılan halatla çekilemiyoruz dışarı, "Size yastık diyebilir miyim bulut abi?". O zaman gelecekteki bir oksijen marinasyonuna atalım bütün suçu ve bırakalım tutuşsun ağaçlar, betona dönüşsün gölgesinden zebun şehrin meskeni. (?)


     Hayalleri antiseptik bir zırh yapan zihnin devinimlerinde barfiks çeken düşüncelere fısıldayan bir şeyler ya da birileri var şarkıdan hallice ve savunma hattı çekmiyor burada, psikoteknoloji tabiiyetine sırnaşınca duygular frekansı tutmuyor zamana ait sancıların. Patinajında vicdanların "insanlık" mitoz bölünüyor gibisinden bir hadise dönüyor da bissaniye şimdi aklıma geldi Inception bey acaba senin topaç da hala böyle "fıtıs" diye dönüyor mudur?


     Bir enerji emilimi sonrası yerinde duramayan mitokondri gibiyim; ama ben pompalandığım bu hücreyi yerle bir etmeliyim ki dengeye erişsin bu tabiat-ı dengesizliğin. Belki bir --topya bulmalı ve topyekun benimsemeliyim; ama aklımı çelmemeli kalbim; en fazla arada bir çelme takıp haddini filan bildirebilmeli. 


- Eğer emekleyerek koşuya kalkan şevklerin yüzeyinde zaman içinde bir renk kayması oluşuyorsa çözümü pratik şeylerde aramak lazım: Kostantinoxy Action; aksiyonun olduğu yerde filizlenir duygular, kerizlenirken insanlar... -


     Selamsız bir sabahta pencereden sızan güneşi yakalamaya çalışan beyhude bir aptallığa karşı koyamayız bazen, bir film sahnesindeymiş gibi bir görsellik bulma umuduyla açtığımız o pencerede kuş boku selamlarken bizi anlarız işte: O kuşun sanatını sindirebilenlerden miyiz yoksa öfkeyle camı kapatıp karanlığa içini hapsedenlerden mi? 


     Aslında, hayatın ucundan aşağı sarkıtılıp rüzgarla dans eden saçları arasındaki oksijenin silkülasyonunda boğulan karbondioksitlerimizin yapı taşı olarak döndüğü bu çemberin teğet geçtiği arbedelerinden nişan aldığı aptallıkların topuğundan kafamıza sıçrayan mermileri sıyırınca hepimiz bir parça deliyiz, bir parça mani, bir parça depresif, bir parça fani.



Deli kadın selamlar! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder