18 Ağustos 2011 Perşembe

Deşifreci Gözlüklerimi Taktım

     Selamlar canlarım. Bugün etrafınızdaki şerefi kaşarlaşmış kişileri deşifre edeceğiz. Bir Sherlock Holmes - Sherlockiye - olmasam da araştırmacı - gazeteci ruhumu sizlere insan sarraflığı olarak aktaracağım. Saygı ve sevgiler köpeğiniz olsun. Ben başlıyorem. Başlamadan önce hatırlatma da yapalım: Ağdalı Yalanlar Regl Umutlar


     Yalan söylemenin belirtileri arasında göze bakamama olur zırvalarını geçeceksin bir kere. Aşacaksın bu safsataları. Günümüz homoları ve günümüz sapiensleri rahat bir şekilde gözlerinin içine bakabilme meziyetleriyle ünlüdürler. Fakat bazısının içini vicdan azabıyla suçluluk kaplar, bazısının ise şerefinin bekaretinin bozulduğunu betimleyen kırmızı renkte bir boşluk. 2. durumda anlamak çok zordur o yüzden o kişiyi kaybetmişsinizdir. Çünkü psikopat sapienslerimiz kendi söylediği yalana inanır kıvama gelir. Belki de zihninin bir köşesinde inanmak ister. Neyse. Araştırma konum o değil oğlaaam benim, ben geri dönüyorum.


     İçini vicdan azabı veyahut suçluluk duygusu kaplayan insan yalan söylerken siz ellerine ve yüz ifadesindeki değişikliklere dikkat edin. İfadesi kayık bir hal alır. Böyle böyle suçlu bir hal. Kelimeler de ağzından çıkarken şöyle bir diline takılır. Elleri hep bir şeylerle uğraşmak istercesine, bazen üzerindeki kıyafetin kenarını çekiştirir. Falandı filandı yalandı kalandı. Fakat bunların hepsi olurken, çaktırmamak babında, gözlerinizin içine rahat bir şekilde bakabilir. Ya da hiç kasmaz, mesaj atar ehehehe. En iyi yöntem, sen o sırada yemiş gibi yap agatha. Araya birkaç gün koy, sonra yalanını ortaya koy, suratındaki ifadenin amuduna koy. Koy yavrum koy oooh. Konu bir daha açılınca ifadesindeki korkuyu ve değiştirme çabalarını fark et. Fark etmezsen, edemezsen, at gözlüklerini çıkar at. Zıpla üzerinde, kır onları. Neyse. Sen üzerine git şahsın, üstele, değiştirsin hikayeyi. Veyahut konuyu değiştirmeye, kapatmaya çabalasın. Demin bahsetmiş olduğum 2. durumda olan şahıslar arasında koltuk çekip oturmuyorsa tabii. O pişkinliğin nirvanasında dolanır, istifini bozmaz, tam gaz devam. Yihaaa. Fakat korkmayın. Açık verecektir elbet. Bünye o kadar yalanı kaldıramaz. Kaldırırsa insan değildir, hayvan da değildir. Hayvanlıktan da çıkmış bir canlı türüdür.


     Bir de yalan söylemeyi hiç beceremeyen bir kesim vardır. ( bkz. ben ) Yalan söylerken mal mal güler, dudaklarının şekli değişir. Ya da bazısı kızarır, bazısı çok göz kırpar. Hehh bizler hiç yalan söylemeyelim cans. Hiç olmuyor ehehe. Bir de bir rivayete göre yalan söyleyene hikayesini tersten anlatmasını isterseniz ve beceremezse %90 yalan söylüyormuş. Ben değil gazeteler yazıyor bunu. Gazetede her yazana da inanmayacaksın esasında. Ama olabilir de olmayabilir de. Cancanlar duyduğuma göre yalan söylenmesi en çok cerrahların işine yarıyormuş, burun ameliyatı yapmakla yükümlü olanlarının yararına çalışıyorsunuz. O burun da şekil kalır mı? Of lan. Aslında benim söylediklerim de zırvalama gibi. Olabilir de olmayabilir de.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder