Gün ağarmaya, gözlerinde geceyi bağışlamaya çalıştığı sırada güneşin ışınlarından fırlayan parçacıkların göz kapaklarını yalamasıyla uyandı. Geçmişin hatırasıyla karanlığa bulanan geleceğinde tarihi bir tekerrürü engellemek için sigarasının dumanından yaptığı gemileri kibriti ile yakmayı tercih edebilirdi belki de bu sabah; ama silahının kabzasının soğuğunda kendine gelen hücreleri buna engel oluyordu. Ortamı handikapına almaya çalışan karanlık gelip dokunurken dudaklarına, kibriti aydınlatıyordu ruhunu. Dudaklarında serzenişe geçmeye hazır vaziyette pusuya düşen sözcüklerin hatırına aldırmıyordu bu sessizliğin mide bulandırıcı kuzular'dan kalma anlamsızlığına. Hayata fırlattığı okları denk düşürmeye çalıştığı noktanın giderek yok olmasına istinaden biraz acele etmesi gerektiğini fark etmişti sadece; çünkü ilk kurşunu o sıkmazsa kafasında bir delik ile hayata orta parmak kaldırarak veda etmesi muhtemel bir gerçeklik olarak zihninin olasılık perdelerinde birinci oyun olarak sahnelenmeye başlamıştı bile. Zaman, Speedy Gonzales'in poposundan fırlayarak deliyordu gerçekliğini, kısacası, gerçekliğini gerzekliğe devirmeden kendini bu sessizliğin dışına atması; barut kokulu dinginleştirici melodisiyle zamanı delmesi gerekiyordu artık. Zira, ziralarla dolu tonlarca açıklama cümlesiyle baş başa kalacak ve gıyabında gayretini tavaf ettiği zihninin kuyularında boğacaktı.
Hayatın acı eşiğini zorlarsa insan; galibiyetin gayri-ihtiyari bir şekilde önünde belireceğine inanır ve bu inanç alt yapısına inşa ettiği düşsel senaryolarında en karmaşık yolu dinamikleştirerek kendine yeni bir yol açmaya çalışırdı. Ojelerinin aktığı silahının kabzasında kendini bulur, yok olan hayat çırpınışlarında ruhunu kaybederdi.
Son zamanlara kadar neredeyse hiç sekteye uğramayan bu hayat sek sek'inde bu sefer bir pürüz ile karşılaşmıştı ve bu yazıyı ( Kırmızı Ojeleriyle Ambiyansı Kırmızıya Boyayan Kadın ) da yazma sebebi zaten bu labirentin içinde kendi Pan'ını bulamamasıydı aslında. Genelde bakışının açısını genişletip içine doldurduğu görüntülerde kendini var etmeyi zahiri bir amaç uğruna başarmış olsa da, bu sefer, başarısızlığını başarılı bir şekilde eritememişti içinde ve bunun acı ve iç gıcırdatıcı ürpertisi ile böyle boşaltıyordu kelimelerinden kurşunlarını. Hızlı olması, kapatıcısı ile ambiyansını kendi manzarasına geri alması gerekiyordu yoksa kellesini açık arttırmaya çıkartmış olacaktı; belki zaman kazanmak için atmaya çalışıyordu yüklerini, bölünmüşlüklerini, sessizlikle dans eden derin iç yankısında beynini çınlatan düşüncelerini.
Ama zaman, kimsenin kazanabileceği bir şey olmamıştı hiç; zaman, kaybetmeye mahkum olduğumuz poker masasındaki bütün rest'lerin suratımızdaki patlayışında yankılanan ince kahkahanın içinde gizlenmişti; zaman, zamanımızı çalan zamansız gelen hüznün arka planında elinde mızrakla bizi gözlerdi hep; bu zaman, oksijenlerin göbeğindeki bombasından fırlayan karbondioksitlerin içinde var olup kirpiklerimizden akan yağmur damlalarının dudaklarında yok oluşuyla bizimle dalga geçmeye çalışırdı; bir düzlemde yürümezdi görelilikten fırlayıp gözlerimizde katlederdi saatleri, o yüzden hep böyle kazançlıdır zaman; saçlara düşen aklardan fermante ettiği yeni eğrilerde eğerdi duyguları, değerdi ruhumuza biz bir kelime etmeye fırsat dahi bulamadan bükerdi bütün eğrileri, sonra gülerek terk ederdi sessizliği ve bir ışık, bir tünel, hayatın cümbüşü ile yeniden başlayacak başka zamanlar, başka insanlar gelirdi, zamanla.
Kendisinin dahi bilmediği bir bilinmezliğin belirsiz bilgisizliğinde bir bilgin taklidi yapmak zorunda kalışının ağırlığını kaldıramayan kaldıracına bir güç pompalaması, biraz vidasını sıkıştırması gerekiyordu ve kelimelerini kafasına sıkarak bunun için ilk adımı atmaya başlamıştı bu şekilde, belki de.
- Başka açıdan volume atlamış bir yazı oldu zaar. -
Ses tellerine piyano enjekte edilesi.
nasıl akışkan bir yazı olmuş öyle.. bir süredir girmiyordum bloguna kaçırdıklarıma topluca baktım da kendi tarzında iyice ustalaşmışsın beyza :)
YanıtlaSilTeşekkürler sevgili filmograf.
YanıtlaSilBenzetmeleri ve imgeleri deli deli Mazbut, o zaman dileyelim de zaman çalmasın bu yönünü senden.
YanıtlaSil" Ama zaman, kimsenin kazanabileceği bir şey olmamıştı hiç"
Saygıyla,
Aylak: Evet mesela zaman elimizden benzetmelerimizi almasın da fazla kilolarımızı alabilir.
YanıtlaSilTebessümle