20 Ocak 2019 Pazar

Kan Beyinle Hararetli Bir Münasebette

     Kalorifer peteğinden yayılan sıcaklığın partiküllerine sığıntı bir içtenlik kırıntısına gizlenmiş kelimelerle çitlendik, kabuklarını attığımız benliğin kenarlarından sızan şevkat ışığından yayılan samimiyetsizlikle bitlendik derken bir fiske ile kendine geldi hisler; aynada yansıyan süper-kahraman bir el şıklatışıyla ışıkları açtı; oha falan olup Yoda'nın felsefi düşünceleriyle yuhalandık; çünkü biliyorduk şirazesi şad edilen mimiklerin ekseninde koca bir dünya vardı ve sırtındaki ağırlaşmış yüklere detoks uygulayarak toksinleri atmalıydı. Ondan mütevellit kanalizasyon deliğine kanalize düşünme gücüyle bir fikir oluşma aşamasına girdi, sonra kapı çalındı öküzlemesine, "Dolu!" diye bağırıldı ve üşüşen bütün fikirler infilak olup sifonun girdabında karanlık bir yolculuğa usulca uğurlandı.


     Dışarı çıkıldığında katil gitmiş, aynada surata boca edilen su yanaklardan sızarken hemen bir peçete ele geçirilmiş; ama geç kalınmış; çünkü göğüs bölgesi namahrem çizgiler oluşturarak bir göl edasıyla kötü bakışlara sebebiyet olabilecek biçimde şekillenmişti. Yani sadece iki damla su dökülmüştü, aslında moleküler teknoloji yardımıyla gözlenebilecek bir nemden ibaret. Ama o kötü bakışlar, aşağılık bıyıklar için bu önemsiz bir detay. Mont üzeri geçirilmiş, soğuk mu sıcak mı olduğu anlaşılamayan o ahmak havanın egemenliği altında titreyen rüzgârın estiği sokağın kaldırım taşlarında tıkırdayan ayakkabı seslerinin arka planda bir metronoma dönüştüğü caddeye çıkılmış, dudaklardan bir duman bulutlara ulaşmaya çalışırken saatin farkına varılmasıyla unutulmuş bir eylemin umulmadık vicdanı bir anda dudaklara o tanıdık "of"lamayı geçirmiş; ama karşıki dağlar yıkılmamış; çünkü çoktan üzerine binalar dikilmiş; uzak uzak diyarlara kadar çirkinliğiyle insanların gözünde "doğanın manzarası"nı katletmeye çok önceden başlanmış; zaman öfkelenmiş, insan vahşileşmişti.


     Adımlar hızlandırılmış, kalabalığın artması akabinde yarış pistindeki manevraların benzeriyle yayalar sollanmış, otobüs durağı "tünelin sonundaki ışık" misali varlığını hissettirmeye başladığında yüzdeki mimikler rahatlamanın sinyalini vermiş çatçat, adımlar koşmaya hazırlanmış, ışık yeşile döndüğünde depara başlanmış; ama kırmızı ışığa aldırmayan öküz bir şoför şak diye soldan soldan kaburgalara dayanmış, yere kapaklanılmış, zihin boşluğun içine çekilirken son bir kelime dudaklardan aralanmış: Gerizekağlı!


*

     Gözler camdan yansıyan ışığın taramasıyla kamaşarak açılmayı denerken yanında kazanın şahidi bir kadın heyecanla "Uyanıyor." diye bağırmış, sonra yaşanan olay zihinde belirginleştikçe el ile vücut yoklanmaya çalışılmış, sargılar hissedildiğinde kahverengi saçlarda görece bir sararma varlığını hissettirmiş, "Çok geç kaldım." denilerek ayaklanmak istenilse de vücut "Nereye gittiğini sanıyorsun sen?" ağrılarına başlamadan karşıdaki kadından vaziyet dinlenmeye başlanmış, telefon istenmiş; kırılmış külüstürün selamıyla kan beyinle hararetli bir münasebete girmişti apansız. Kadın kendi telefonunu uzatırken ezberdeki silik numara rakamlar aleminden güç bela çıkartılıp ekrana yazılmaya çalışılmış, karşıda ağlamaklı bir sesin titremesiyle karşılaşılmış, yanındaki kadına hangi hastanede olduğu sorulmuş ve o acı cümle karşıdakine aktarılmış: "Yetişemedim, angutun teki...", kaburga sarsan bir öksürük, "çarptı bana X hastanesindeyim; ama canımın çapı tüm dairesel dünyanın hacminden daha fazla yoğunlukta yanınızdaydı." Karşıdaki sanki bir küfür savurmuş, gözler taşan bir ırmak olup yanaklarda şelaleye dönüşmüş, "Son bir şansın vardı," demiş karşıdaki, "artık umrumda bile değil." ve şak!


     Telefon kadına geri uzatılırken teşekkür edilmiş, angutun kaçtığı ama plakasının alındığı aktarılmış, dünya geoidlikten istifa ederken sivrilip bir bıçağa evrilmiş ve kalbinde delik deşik olan evren bir patlamayla suratındaki yaşları bardağına doldurup mel'un bir kafayla hüp!


     Yine hiçbir şey olması gerektiği gibi olmamıştı ki zaten olması gereken de yazgının müdahalesinde kurgulanan hayal fantezilerinden ibaret birkaç gevelemeden ötesi de değildi belki. Kadına artık beklemesi gerekmediği söylenmiş, kadın da alnına bir öpücük kondurup telefon numarasını eline tutuşturmuş, kadın gittikten sonra kağıt yuvarlanıp çöp kutusuna üçlük olarak sokulmuş, her şey hiçleşmiş ve bütün hiçlik piç olmuş içinde. Ayrıca, alından öpmek de ne romantik bir absürtlük örneğine nail olacak bir harekettir canım?!


     Oysa yıllardır görmediği ailesinin trajedisine ortak olup yeni bir liman gibi onlara sarılmak, yıllar önceden diline dolanan bir şarkıyı sonunda aklından atmasına yardımcı olacakmış sanırım. Saçma hikayeler örüntüsünde saçma olay örgüsünde saçma zaman hilesinin saçmalığına gülünmüş bir anda, "Ulan," denilmiş, "dünya sen cidden mazoşist bir kara mizah profesörüsün. Keşke Snape olsaydın."


- Buraya kadar okuyabilen gözlere selam, sözlere salamura.


2017 Vega, 2018 Şebnem Ferah... peki 2019 Özlem Tekin?
Aşkın her şeyi affedip affetmeyeceği muallağında kimsenin bilmediği bir sürüklenişin ardında gözleri oyulan kargalarla dağları delip sisli yolları aydınlatırken cinayet sebebi olan onca şeye rağmen yatağı bozup arkaya bakmamak mümkün mü, sayın rocker Zeyna?

6 yorum:

  1. ninide gördüm seniii bikaç gün önce. gelcektim zaten. gelcam yineee. yazmışsın bişiler ne güzeeel seni görmeeek :)

    YanıtlaSil
  2. Nini demek ki bağlayıcı güç olmuş. ahaha.
    Teşekkürler Deepstik, seni de.

    YanıtlaSil
  3. Sitenizi yeni fark ettim ve hemen takibe aldım, benim siteye de beklerim, geniş kitleler oluşturmak daima güzeldir...Selam ve Dua ile...

    YanıtlaSil
  4. Hoşgeldiniz, daim olabilmek dileğiyle.

    YanıtlaSil
  5. https://ucansayfa.blogspot.com

    çizgili çorabı okusanaaa, yenilerden ama komik, sana benzetiyom zekasını hihhi :) yoruma gelirim yineee :)

    YanıtlaSil