40 tane ayağı olmadığı halde nasıl bir hayvan " kırkayak " ismini alabiliyorsa, düşünme kabiliyeti olmayan hayvanların da " insan " sıfatına nail olabilmeleri aslında o kadar da şaşırtmamalı bizleri. Günümüzde hayvanlarla insanlar, evrime taş çıkarırcasına birbirine karışmış durumdalar. Sıfatları kostüm yapıp giyen ahmaklar! Neyseciğime, ciddiyetten uzaklaşıyorum. Ve konumun akıbetini başkalaştırıyorum canlarım, öhöm.
Biz genotipleri...
5 Aralık 2011 Pazartesi
Başlık : Peruk
Sadece Bir Tık ile Devamı Ekranınızda Tatatam! »
11 Kasım 2011 Cuma
Bir Tutam Mağrur, Bir Parça Mağdur
Bilmediğin dildeki bir kitabı okumaya çalışmak gibi bu aralar yaşamak hayatı. Biraz anlamsız, biraz karışık, biraz da saçmalıkla dolu. Bir tutam mağrur, bir parça mağdur ve bir avuç da mahkumuz bu kaybolmuşluğun çepeçevre bizi sardığı tezatlar şehrinde. Hangi dilde yazıldığı belli olmayan bir kitaptaki kelimeleri anlamlandırabilmek için harcıyoruz saatlerimizi, günlerimizi belki de aylarımızı. Çözülemeyecek bir bulmacanın cevaplarını bulmaya kafayı takmış haldeyiz....
4 Kasım 2011 Cuma
Minik Buruşuk E.T Yüreği
Ayın karanlık yüzünün kuytularında bir kenarı aydınlanmış olan, küçük bir köşkün içinde oturup televizyon niyetine dünyayı seyreden çekirdek bir E.T ailesi hayal edin. Arada bir dedeleri ziyaretlerine gelir, bazen aile toplantıları düzenler o gün " televizyonlarında " izledikleri hadiselerden bahserdeler bu mavi-yeşil light tonundaki varlıklar. Hehh işte bu E.T ailesinin bir...
28 Ekim 2011 Cuma
Seçim Yapmadan Geçirgen
Hayat bu aralar, dinlemediğin aptal bir pop şarkısının diline dolanması kadar sinir bozucu ve bir kase dondurmanın koşulsuz önüne sunulması kadar mutluluk verici bir hal aldı. Zıt kutupların ortasında dolanan bir mülteci olarak sıfatlandırabilirsiniz beni. Kâh kahkahalarla gümletirken basmış olduğum metrekareleri kâh bir kitabın sayfaları arasında gözyaşları içinde boğulabilirim. Karşıdan karşıya geçerken bir anda fikrimi değiştirip ters yöne doğru depar...
13 Ekim 2011 Perşembe
Ohamatör
Kafamı meşgul eden bir sürü fikir, yapılması gereken bir sürü şey var. Fakat gerçekleştirmek için hepsini bir 200 yaşı dolaylarına kadar yaşamak şart. Reenkarnasyon da olamayacağıma göre, köşeme çekilip gözyaşlarımı yitip giden hayallerimin üzerine asit yağmuru olarak yağdırabilirim. Sümkürüklerimi üstlerine salarak kendimi bir nebze de olsa rahatlatabilirim. Ütopyalarda kaybolmuş bir dilenciyi oynayabilirim. Veyahut hayalperestlik acentesi açarak hayallerimi duygu...
9 Ekim 2011 Pazar
Soğuğun Betimsel Rahatlatması
Tekrar tekrar ve yavaş yavaş her saniyede biraz daha içime çekiyordum havanın rahatlatıcı düzeye erişmiş soğukluğunu. Biraz titititriyordum, bir üşüme sarıyordu bedenimi, havanın titreşim hareketlerine eşlik edercesine titreşiyordum bir sağa bir sola. Hasta olma ihtimaliyle karşı karşıya olsam da, biraz daha yanında duruyordum soğuğun, inatla. Her saniyesinden keyif alırcasına, her dakikasında biraz daha kızarırcasına. Ve sonunda burnumu hissedememecesine kadar,...
4 Ekim 2011 Salı
İklim Değişikliği
Zaman, parmak uçlarımdan akıp giderken ardından bön bön bakmaya tahammül edemiyorum. Geçmiyor gibi gözükürken, her saniyede her salisede biraz daha geçirirken, elimde kalan yokluğun soğuk hissiyatıyla kendimi kaybolmuş hissediyorum bu karanlık odayı aydınlatan ekranın ışık huzmesi karşısında. Salak bir tebessüm konuyor suratıma bazen, bazense tarifi imkana elvermeyen bir hüzün karmaşası. Bir yokmuşum gibi hissediyorum bir varmışım zannediyorum bu kaosun ortasında,...
2 Ekim 2011 Pazar
Yorgunluk Saçmalaması
Klavyeye her dokunuşumda kelimelerime kelime katan bir sessin sen " tık tık " Daha doğrusu sizin tabirinizle " tıktıklamak " olarak minimalize eden bu ilahi endorfin benim ilhamımın kaynağı gibi bir şey olmaktan kendini alıkoyamaz. Bir de arka fonda hafiften bir müzik varsa, hafifleşmiş bir ruh haline geçiş yapmışsam, hafif bir tonda ilerler yazımın akıbeti. Hele bir de yağmur...
29 Eylül 2011 Perşembe
Aynı Bokun Çekirdekçiği
Bazen çok saçma kararlar alıyorum, bazen mantıklı bir insanın algılarını zorlayabilecek mantık seviyesinde kararlar alarak aynadaki şahsıma göz kırpıyorum. Zıt kulvarlarda takılıyor karar verme aşamalarım benim. Seviyorum canlarımı. Sorumlulukla aramızdaki hoyrat ilişkiyi de biraz düzeltebilsek, dünya Polyanna'nın irisinden gözüktüğünden daha pembe, daha pozitiflikle süslenmiş bir yer haline gelebilirdi. Fakat o benden nefret ediyor, ben de ondan hiç haz etmiyorum....
Etiketler:
belalı baldız,
dadı,
dizi,
emo,
özenti,
umutsuz ev kadınları,
uyarlama
19 Eylül 2011 Pazartesi
Edebi Afrodizyak
Aforizmalarım, edebi afrodizyak etkisi yaratabilir. Ruhsal doyumun nirvanasına çıkarıp, sana orada bir çay demleyebilir. Elinden tutup kırlarda dolaştırabilir. Temiz hava burnuna akın ederken, beyin masajıyla düşüncelerini gevşetebilir. Ya da cümlelerin ağırlığı altında ezilirken kötü kadın kahkahasıyla kulaklarını tırmalayabilir. Herkes üzerinde değişken etkilere sahiptir sözcüklerim, severim keretaları.
Fizik'teki tork bile dengeleyemez...
15 Eylül 2011 Perşembe
Vatikan'da Aranan Kadıköy Gibi
Bazı insanlar vardır, sinirli bile olsalar sabrın selamete eriştiği noktadan popocuklarını kaldırıp, ayrılamazlar. ' Sakin ' demek bile yetersiz kalır, ' sabırlı ' ise bulunduğu durumun alt katmanlarında ezik ezik takılır. Onları nitelendirebilecek bir sıfat bulmak, Vatikan'da Kadıköy'ü aramak gibi bir şeydir. Doğuştan gelen bir dinginlikle dingillik arasında bir şeye sahiptirler. İşte bu kişiler, benimle tamamiyle farklı kulvarlarda dolanıyorlar. Onlar ne kadar...
9 Eylül 2011 Cuma
Eliptik Elit
Recaizade Mahmut Ekrem ile Muallim Naci tahtalı köyde kendilerine aşiret kurdular belki, fakat bu eski - yeni tartışmaları günümüzde dahi hiç bitmemiştir, bitmeyecektir. Tamam şimdiki tartışmaların sebebi kafiye düzeninden uzak olsa da ben onlara atıfta bulunuyorum kendi çapımda, sen kurcalama eheheheehe.
Bahsettiğim yazarların zamanlarının da çok ötesinden beri bir Batı hayranlığı var milletimiz üzerinde. Bazen hayranlıktan da öte...
5 Eylül 2011 Pazartesi
Başlık: Kasket
Biliyorum özlediniz beni. Klavyemden blog sayfama doğru uzanan o aforizma dolu cümleleri. Bazen hüzünlendiren genelde güldüren o ifadelerimi. Özgünlük kokan kelime seçimimi. Mistik güçlerimin vermiş olduğu rehaveti. Escada, Gucci, Avon ve daha nice parfümlerin kokularıyla süslenmiş olan yazılarımın missliğini. Ve en önemlisi.. Mütevaziliğimi. - Özlemediysen de beni çaktırma, kendi kendime takılıyorum işte ehehe -
Anlatacağım vahim durum herkesin...
24 Ağustos 2011 Çarşamba
Bazen Ciddi Çoğu Zaman Ciddiyetten Uzak

Aramızda statik elektrik bile yoktu. Farklı kulvardaydık. Aynı oksijeni paylaşıyorduk, fakat o oluşturuyordu ben kullanıyordum. O bitki familyasındandı, ben de insan. Yıllanmış bir çınarın kıç tarafından çıkan bir daldı adeta. Pek belli olmuyordu o ihtişamın yanında. Çok belli olmuyordu o yalanların ortasında. Görülmüyordu zaten, belirsizliğin içinde, hiçliğin derinliklerinde....
Etiketler:
ciddi,
ciddiyetten uzak,
insan,
nihilist,
sille,
sorumluluk,
üçüncü dünya harbi
19 Ağustos 2011 Cuma
At Gözlükleri Sorunsalı
Filozoflar, düşünürler ve daha nice karakterler insanı ayırdı bir sürü gruplara. Aslında ayrımcılık taraftarı değilimdir, fakat bir kesim var ki onları ayırmazsak kendimizden o zaman biz de hayvan olarak kategorize edilmiş oluruz. Tamam hayvansal dokulara sahip olabiliriz fakat hayvanlarla aynı şeyleri paylaşmaya ne gerek var ki canım şimdi? Aramızdaki o " zeka ve mantık " çizgisini korumalıyız dimi? Ben " At gözlüklü sapiensler " olan gruptan bahsediyorum. Onları şöyle...
18 Ağustos 2011 Perşembe
Deşifreci Gözlüklerimi Taktım
Selamlar canlarım. Bugün etrafınızdaki şerefi kaşarlaşmış kişileri deşifre edeceğiz. Bir Sherlock Holmes - Sherlockiye - olmasam da araştırmacı - gazeteci ruhumu sizlere insan sarraflığı olarak aktaracağım. Saygı ve sevgiler köpeğiniz olsun. Ben başlıyorem. Başlamadan önce hatırlatma da yapalım: Ağdalı Yalanlar Regl Umutlar
Yalan söylemenin belirtileri...
14 Ağustos 2011 Pazar
Konudan Konuya Sek Sek Oynamak
Heyoo. Yeni bir günde yeni bir blogda daha hep beraberiz. Çay, kahve, cappucino, kola, fanta falan ne arzu ederdiniz? Patlamış mısır blog ortamına pek uymasa da, arzu ederseniz klavye tastikli patlamış mısır yapıcıyla hızlı bir biçimde patlamış mısırınızı yollayabiliriz. Garanti Card garantili hem de. Çok afilli değil mi?
Biz, her şey önümüze...
Etiketler:
batak,
Film,
Johnny Depp,
joker,
poker,
sek sek oyunu
12 Ağustos 2011 Cuma
Selamlar Yağmur

Hava güzelleştikçe benim kafam da güzelleşti. Şöyle bir huzur kapladı içimi. Yağan yağmurla beraber aktı gitti içimdeki hüzün, geldi yerine cancağızım tebessüm. - Ben aslında Nazimiye Hikmet'im, bu kafiyelerin kaynağını açıklıyorum. İçimdeki ozan-iye fışkırıyor klavyeden işte arada, idareten dayanacaksın ehehe. - Güneş sonunda sözümü dinledi, 1 günlüğüne olsa da bıraktı bizi....
9 Ağustos 2011 Salı
Biraz Hüzünlü Biraz Da Müzikli
Kalemimi ciddiyetten tarafa çeviriyorum ve lugatımdaki bütün muzur sözcükleri bir kenara fırlatıyorum. Evet doğru duydunuz! Bu yazım gayet ciddi olacak, biraz hüzünlü, biraz da mağrur, bir tutam da mağdur belki. Aslında hüzünlenmek için de bir sebep yok, sadece gecenin karanlığı ve kulaklığımda bangırdayan müzik, biraz da gözkapaklarıma düşen yorgunluk beni emo bir psikolojiye itti. Ama emodan daha çok neye üzüldüğünü bilen bir psikolojiye. Neye üzüldüğünü kabul...
7 Ağustos 2011 Pazar
Sofistike Bilgili Tabaka
Sanal alemde herkes kültürlü, herkes elit, herkes her şeyi bilir. Herkes kahin. Herkes idealist. Herkes şair. - Yalnız kafiyeli oldu, irisler bayram etsin eheh. - Bir iki tane afilli söz öğrenen herkes, sanal idealizmin en önemli bireyi haline gelir. Kitap okumanın gereksizliği ise su götürmez bir gerçektir. Ne gerek var? Birileri okumuş, iki üç tane fikir atmış işte ortaya. Sen niye kurcalayacaksın dimi sanal idealist? Zahiri filozof, ezberci ahmak.
...
4 Ağustos 2011 Perşembe
Korku Filmi Klişeleri Vol. 2
Hatırlatma: Volüğm 1
Korkmayın şimdi burada isim verip kimseyi rencide etmeyeceğim, öyle dizin falan titriyorsa ellerinle durdur onu bir şey söylemeyeceğim senin hakkında. Sadece bu zinde dimağlarımıza gönderilen salak imalarına dur diyeceğim! Farklı filmlerde aynı olgu.. Sıktı be cancağızlarım. Neyse ben klişeleri sıralamaya devam ediyorum,...
3 Ağustos 2011 Çarşamba
Açım, Açsın, Açız, Açlar
Karnımdan gelen gaipten seslerle kanka olmuş olabiliriz. Yanımdan ayrılmıyorlar canlarım benim. Benimle konuşmaya da çalışıyorlar ama maalesef aramızdaki bağ o kadar yücelmiş bir durumda değil. Bir gün ben onları anlayacağım onlar da beni.. Ama şimdilik bana aç olduğumu vurgulamaktan başka bir etkide bulunmuyorlar.
Bir de kafamın içinde sek sek oynayan sincapları unutmamak lazım. Her sek atışlarında kafamın içinden sinir uçlarıma doğru...
Farklıydım O Geldiğinde
Birden bire karşıma çıktı. Hiç bilmediğim bir yerde, hiç tahmin etmediğim bir anda karşımdaydı. Bana pis pis sırıtıyordu. Beni görüyordu da görmüyormuş gibi davranıyordu, çünkü artık o ben olmuştum. Kendimin aynası olmuştum. Fakat şeytanlı filmlerdeki gibi ben kıpırdamıyordum o karşımda hareketleriyle beni ürkütüyordu. Aynı bana benziyordu. Biraz daha tombuldu.Ya da ben kilo almıştım. Biraz daha boyu uzundu. Ya da ben kendimi görmek istediğim silüete sokmaya...
1 Ağustos 2011 Pazartesi
Döl İsrafı Yapmayın Lan Yazıktır

Nasıl bir gecede, nasıl bir orgazm sonucu, nasıl bir yumurta ile nasıl bir sperm bir araya gelmiş de böyle bir karakterciği meydana getirmiş diye düşündüğünüz olmuştur sizin de. İnsan demeye dilim değil klavyem bile varmıyor, karakter olmayı zaten kalıbı almıyor o yüzden karaktercik diyorum. Fakat bu yazı belirli bir formdaki bir canlıya değil, öyle sevmediğim profilde olan...
31 Temmuz 2011 Pazar
Uykusuz Olmak Zor Meziyettir
Uykusuz olmak zor meziyettir, bir nevi uyanıkken yaşamıyormuş gibi. Bir nevi Walking Dead'deki zombiler gibi lan eheh. Gözlerinle savaşa girersin, gözkapaklarına direnirsin. Savaşmayın, sevişin lan. Ne böyle? Bırak oluruna gözkapaklarını, rahat etsin ruhun. Dinlensin bedenin. Öyle bir şeyler işte.
Uykusuzluk gözkapaklarının ağırlığına dayanamamayı işaret eder. Uykusuzluk gözlerinin kırmızılaşmasına sebebiyet olur. Ama uykusuzluk seni...
Etiketler:
hayat çok zor,
uykusuzluk,
walking dead,
zombi
29 Temmuz 2011 Cuma
Kahraman Hasta Yakını
Mistik güçlerimin farkına zaman içinde daha iyi varıyorum yahu. Şimdi de içimde bir yerlerde gizli kalmış, yardımseverliğin kenarına yapışmış olan o gücü buldum: Refakatçi. Şimdi hastane odasındayım, laptop da yanımda ama, keyfine düşkün pezovengia işte ben eheh. Neyse şimdi abartarak tasvirlerime başlıyorum, takipte kalın. Arada tahlil de yapabilirim, hazırlıklı olun. Burası hastane, burada her şey olur. Aslında böyle dalga geçer gibi oldu, sanki hastane dalga...
Kitap Yazmak Vardı

Parayı kırmanın yolu; akıcı, güzel ve mistik bir kitap yazmaktan geçiyormuş ben bunu anladım şu son günlerde cancanlarım. Fakat eğer ben bir kitap yazmaya kalkarsam tasvirlerim Mai ve Siyah düzeyince veyahut Sergüzeşt abartılığında olacağından insanlar kitabı ilk sayfalarından sonra kapatabilirler. Bu onların kaybı olur, kalemime de güvenirim aslında. Betimleme yapmayı seviyorum...
25 Temmuz 2011 Pazartesi
Mistik Güçler Sahibesiyim

Batman gibi, Wonderwoman gibi, Catwoman gibi, Süper Man gibi, Süper Mario gibi benim de mistik güçlerim var biliyor mu idiniz canlarım? Bir süper kahraman değilim fakat bazen kendi dünyamın kahramanı konumuna geçebiliyorum. Valla he! Belki ileride açılırım, franchising falan kurarım, insanlığa bir faydam olur eheh.
Mistik Güç No 1: Dağınık bir ortama...
22 Temmuz 2011 Cuma
Senin Malın Benim Malım, Benim Malım Yine Benim Malım
İlerde torunlarımıza egolarımızın büyüklüğü hakkında çok güzide bilgiler verebileceğimizden eminim. Onlara gençliklerimizde egolarımızı yüceltmek için saygınlığımızı yerdiğimizi göğsümüzü gere gere anlatırız lan artıkın. Bencillikle geçen bir hayatın çürüklerini içimizde taşırız büyüyünce de... Yani siz taşırsınız, ben taşımam! eheh.
Kahkahalar içinde boğulurken herkes seni kurtarmak için en kötü bir can yeleği atar yanına, en kötü bir şey...
21 Temmuz 2011 Perşembe
Ağdalı Yalanlar Regl Umutlar
Güven duygusunu insanın içinden koparıp uzaklara doğru götüren bir şeydir bu " ağdalı yalanlar ". Doğallık her zaman iyidir tabii ki fakat ağdanın gerekliliği de su götürmez bir gerçektir. Peki biz bu ağdalamayı hayatımıza gerçek anlamda sokabiliyor muyuz? Yalanları yapılması gerektiği gibi ağdalayıp, ondan kurtulup, temiz ve saf bir hayata " Merhaba " diyebiliyor muyuz? Cevap acı lan. Söylüyoru uum. Yapamıyoruz. Çünkü aptal gibi güveniyoruz. Filozoflar bile diyor...
19 Temmuz 2011 Salı
Korku Filmi Klişeleri Vol 1.
Korku filmlerini izlerken hepimizin suratına klişeler bir bir fırlatılır. Artık insan önceden tahmin edebilmeye falan başlar olay örgüsünü, mesela " Olumm bak burada şu kadın var ya, düşecek! " 2 sn sonra pat.. Ben kahinim lan! Heeey, Matrix'teki kahin halt etmiş yanımda. Ben buradayım. Real Kahin. Oh yeaaa. Tabi kahin falan değilim ( emin olma bundan eheh ) fakat milyon defa...
18 Temmuz 2011 Pazartesi
Psikolojik Çöküntü Sebebi
Video açılmaz ise buyur youtube linki: http://www.youtube.com/watch?v=uuzNohk5cYw
Resmen psikolojik çöküntüye uğratmıştı lan bu final eheh. 53. saniyede gelen sümkürükle beraber benim de gözlerim sağanak yağışa geçmişti, o sümkürüğün 2 katı sümkürük sesi benden çıkmaya başlamıştı. Hele o film müziği.. Bir film, müziğiyle bu kadar iç içe olabilir. Birbirlerine taciz ediyorlar adeta, biz de buna şahit olarak ağlıyoruz lan eheh. Ağır dramdır bu film. İzlemeyen var ise eğer derhal izlemeli,...
Etiketler:
Film,
Film Müziği,
Requiem For A Dream
17 Temmuz 2011 Pazar
Mutluluğun Resmi
İlk önce pastel renkler ön plana çıkar. Resmimizin ortasından bir dere akar gider, gökyüzünde martılar uçuşur ve vee.. Mantıklı düşün lan, sence burada mutluluğun resmini tasvir edebilir miyim? Herhangi bir kimse bunu yapabilir mi? Mutluluk göreceli ve değişken bir şeydir, dün mutluysam bugün değilimdir, aynı şeyden mutlu olamam çünkü insanoğlu bu yetinmeyi bilmez. Ben de dahilim buna, o yüzden konunun başlıkla hiçbir alakası yok, bu sadece girizgahtı, kızmayın...
15 Temmuz 2011 Cuma
Film Manyağı
Birkaç yazı önce Bağımlılığın Psikolojik Anatomisi'ni çıkartmıştım hatırlarsanız. Hatırlamıyorsanız da hatırlıyormuş gibi yapın da üzülmeyeyim lan eheh. Neyse işte benim de böyle bir psikolojik bağımlılığım var; film izlemek. Bir yandan da Johnny Depp izlemek. Fakat çoğunlukla film izlemek eheh.
Film, görsel ve işitsel olarak insanı içine içine çeken bir olgudur. Fakat eğer Star'ın - çok affedersiniz - Sikimsonik Film Kuşağı'ndan ise...
11 Temmuz 2011 Pazartesi
İtiraf Complication Vol. 1
1- Şebnem Ferah'ın " Sen hiç hiç oldun mu? " sözü var ya hani, ben onu " Sen hiç çiş oldun mu? " sanırdım ciddi ciddi ve devamında gelen " Bulanıkmış berrakmış her suyu içtin mi? " sözünden mal mal tiksinirdim eheh.
2- " Allah'a ısmarladık " sözünü " alağas bağladık " sanırdım ve alağas ne diye düşünürdüm. Trajikomedi benden sorulur oluuum.
Sıhhatler olsun = Saatler olsun, bunları söylemeyeceğim canlarım onlar zaten herkesin doğuştan gelen yanlış anlaşılmaları.
3- Küçükken babamın patronuna...
Etiketler:
İtiraf,
İtiraf Complication,
Şok Edici İtiraflar
9 Temmuz 2011 Cumartesi
Seçici Gececil
Yoldan geçen arabaların sesleri eşliğinde rüzgar.. Karanlığın kelimelerle yaptığı seremoni.. İzlediğim filmi beğenmemin sonucu salgılanan endorfin.. Bir de sessizliğin gürültüsü.. Daha ne olsun olum? Her şey var işte. Bir ben yokum bir de düşlediğim dünyanın kırıntıları. Yeaa şairane cümlelerim tamamiyle ölmemiş demek ki. Hala ufak bir ilham kırıntıları kıpırdanıyor demek parmak uçlarımda.
İlhamım bir gün bana koşarak geri gelse.....
3 Temmuz 2011 Pazar
Torrent Varsa Hayat Güzel
Mutluluğun resmini tasvir edemesem de mutluluğun programını sizlere söyleyebilirim: µTorrent. Veyahut Azerus Vuze. Yahu benden de tam bir reklamcı olur eheh. Sloganlarımı yirim ben. Neyse. Bu torrent denen dünya harikası sayesinde film arşivime filmler kattım, film arşivlerinin amudunakalktık! Affedersiniz tabirim ağır geldiyse öyle ama eheh. Fakat her şerde bir hayır olduğu gibi her hayırda da bir şer vardır öyle değil mi? Değilse de olsun lan bundan böyle eheh.
...
1 Temmuz 2011 Cuma
Türkçe Katili Ergenospiensler
Ergenospienslerin türlerinden biri de Türkçe Katilleri'dir. Bu zekicanlar alfabemizde dahi bulunmayan harfleri kullanarak kendilerini " havalı " mertebesine koyduklarını zanneden zavallı mahluklardır. Bunları homo sapienslikten bile men etmek lazım gelir ya, neyseeğ.
Hehh işte bu türümüz Türkçe'nin ırzına geçmeye çalışmaktadırlar, onu iyiden iyiye sıkıştırmaktadır yani. Türkçe'nin ana babası yok mu ki şimdi onu koruyacak? Var tabi. Herkesin...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)